KİTABIN ADI ATEŞTEN GÖMLEK
KİTABIN YAZARI HALİDE EDİP ADIVAR
YAYIN EVİ ÖZGÜR YAYINEVİ
SAYFA SAYISI 350
KİTABIN KONUSU:
Milli Mücadele sırasında Ayşe, Peyami ve İhsan arasında geçen acıklı bir aşk hikayesi.
KİTABIN ÖZETİ:
Bacaklarını kaybeden Peyami, dışişleriyle ilgili bir meslek seçmiştir. Hatıralarını yazdığı sıralarda, kafatası da açılacak, içerde kaldığı sanılan bir kurşun aranacaktır.
Ayşe, Peyami’nin uzak bir akrabasıdır. İzmir’den, onunla evlendirilmek üzere İstanbul’a davet edilmiş, ama Peyami istememiştir. Bunun üzerine, onuruna çok düşkün olan Ayşe, bir daha hiç bir zaman Peyami’yle evlenmemeyi aklına koymuştur. Nitekim bir başkasıyla evlenir. Ayşe’nin kardeşi Cemal subaydır. Harbiye Nezaretindeki Binbaşı İhsan’la Mütareke’nin ilk zamanlarından beri çok iyi anlaşmaktadırlar. Peyami’nin annesi, Şişli’deki salonuyla o günlerin kibar kadını, tanınmış kadını, söz geçiren bir kadındır. Kadınlar arasındaki propagandayı o idare eder. İstanbul’da çeşit çeşit inanç, türlü türlü çalışma vardır. Özellikle manda taraftarları, ülkeyi bir başka yabancı devletin boyunduruğu altına koymak için çok çalışmaktadırlar. Bir gün İzmir’e Yunanlıların girdiği haberi gelir. Ayşe’nin kocasını, küçük oğlunu, birçok suçsuz insanla birlikte süngülemişler, delik deşik etmişlerdir. Ayşe, kalkar İstanbul’a Peyami’lere gelir.
Sultanahmet meydanında büyük bir miting yapılır. Mitinge kadın erkek, çoluk çocuk katılmıştır; asıl gelenler İstanbul’un arka mahalle insanlarıdır. Minarelerin arasına çok büyük, siyah bayraklar asılmıştır. Orada halk, ülke kurtuluncaya kadar dövüşmeye, sanki ant içmeye gelmişlerdir.
Büyük toplantıdan sonra İhsan’la Cemal Anadolu’ya geçerler. Peyami şiddetli bir tifoya yakalandıktan sonra, ayşe ile birlikte kağnıya atlayıp Kandıra köyünde bulunan İhsan’ın yanına giderler. Bir çete kurmuşlardır. Ulusal harekete karşı koymak isteyen köyleri yola getirirler. Peyami’i ,dilbilgisinden yararlanmak üzere, mütercim olarak milli müdafaya verirler. Ankara’ya gelir. Ayşe hemşire olmuş, Eskişehir’e gitmiştir. İhsan, çelikten bir insan gibi, yorulmak bilmeden didinir, çalışır. Hepsi Ayşe’nin, İzmir kızının peşinde, İzmir yolunda ölmeye söz vermişlerdir. Bu sıtmayla sanki üstlerine ateşten bir gömlek giymişlerdir. Peyami, büyük bir uğraştan sonra kendini İhsan’ın komutası altındaki birliğe verdirir. İhsan, bir akşam Peyami’ye Ayşe’yi nasıl yana yana sevdiğini anlatır. İkinci İnönü Savaşı’nda alayının başında, başını kurşunlara uzatarak ölümü beklemiştir. Metristepede göğsünden bir kurşun yiyerek bayıldığı an her şeyin bittiğine hükmetmiştir. Çok kan kaybetmiştir. Hastanede yer olmadığı için İhsan’ı bir otelde, küçük bir odaya yatırırlar. Ayşe sabahları gelir, yarasını gözden geçirir, çarşaflarını değiştirir, derecesini alır. İhsan, öğleye kadar hep bunun yaşamakla vakit geçirir. Bir akşam, Ayşe ile, İzmir’e girecekleri günü konuşurlar. İzmir’e ilk giren kendisi olmak şartıyla Ayşe’den kendisiyle evlenmesini ister. Ayşe bu sözü vermeden, mantosunu kapar, kaçmaya başlar. İhsan, yarasını açarak intihara teşebbüs eder. Ayşe de ister istemez geri dönmek zorunda kalır.
İhsan’a rastlantılar fena bir oyun oynar. Hava değişimi için Ankara’ya gönderilir. Orada, İhsan’ın isteğine aykırı olarak, bir amca kızını onunla evlendirmeye kalkarlar. İhsan bunu kabul etmez, ama dönüşte, trene binerken amcasının kızına, onu öperek veda eder. İşte kötü rastlantı burada kendini gösterir; Ayşe, bu sahneyi görmüştür. İzmir’in kızı, o günden sonra İzmir’den başka hiçbir şey düşünmez olur. İhsan’da yırtıcı bir savaş başlamıştır; dışından düşmanlarla içinden kendi kendisiyle savaşmaktadır. İhsan, bir saldırı sırasında, tırmandığı tepenin en yüksek noktasında bir makinalı ateşiyle vurulur. Peyami’nin kolları arasında hayata veda eder.
Ayşe Hemşire bu saldırıda vurulanlar arasındadır. Peyami, bir sedye içinde bir asker kaputu altında onu bulur. Hemşire gömleği kana bulanmıştır. Sol kaşının üzüntünden iri bir yara almıştır. Hemşirenin şehit oluşu hazindir: Sıhhiye bölüğünde çalışırken komutanın şehit düştüğü haberi gelir. Bunu duyar duymaz fırlar, ileri, en ileri hatta kadar koşar. Yakalayamazlar. Bir top mermisi parçasının isabetiyle vurulur.
Peyami, Ayşe’yi de İhsan’ı da Gökçepınarda yan yana gömdürür. Niyeti İzmir’e en önce girip, bunu Gökçepınarda yatan Ayşe’ye anlatmaktır. Çünkü, Peyamiye göre Ayşe hiç kimseyi sevmemiştir. Onun seveceği insan, İzmir’ e ilk girecek olan insandır.
Peyami’nin hatıra defteri burada biter. Ameliyattan sonra, Cebeci hastanesinin iki doktoru bu konuda konuşurlar. Yedek asteğmen Peyami Efendi’nin kağıtları incelenmiştir. Ne İhsan isminde bir alay komutanı bulunmuştur, ne de Ayşe adında bir hemşire. Peyami’nin akrabası da bulunmamıştır. Bunun üzerine iki doktor, hatıra defterindeki olayların, kafasına kurşun girmesinden ileri gelme hayaller olduğuna karar verirler.
KİTABIN ANA FİKRİ:
İyi bir amaç doğrultusunda insanları motive edebilmek oldukça önemlidir ve amaç için her yol kullanılabilir.
OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Olaylar Milli Mücadele etrafında gelişmiştir. Halide Edip Adıvar, Milli Mücadele’nin içinde yer aldığından gerçeğe çok yakındır. Bu acıklı aşk hikayesinin çok iyi tamamlamakta; hiç bir tezat göstermemektedir.
Peyami: Savaş sırasında kafasında yaralanan biri zamanında yapmadığı işlerden dolayı büyük üzüntü doyan, muhtemelen psikolojik sorunları olan biri.
İhsan: Ayşe’ye karşı çok samimi duygular besleyen fakat savaş sırasında bunları açıklayamayan dolayısıyla kendi içinde çatışma yaşayan biri.
Cemal: İyi niyetli, yaşam dolu bir insan.
Ayşe: Milli duyguları çok kabarık olan bu yüzden kendi ilişkilerini feda eden biri.
KİTABIN YAZARI HAKKINDA KISA BİLGİ:
Öğrenimini Amerikan Kız Koleji’nde tamamladı. Felsefe, sosyoloji, matematik dersleri aldı. Matematik öğretmeni Salih Zeki ile ilk evliliğini yaptı. Öğretmenliklerde bulundu. Kocasının ölümü üzerine Dr. Adnan Adıvar ile evlendi. Halide Onbaşı diye anılarak, ordu içinde kendine iyi bir unvan sağladı. Uzun yıllar Avrupa ve Amerika’da yaşadı. Döndükten sonra İstanbul Üniversitesi’ne İngiliz Edebiyatı Profesörü oldu. Romanlarında ingiliz edebiyatının etkisi açıkça görülür. İlk romanlarında aşk ve kadın psikolojisi üzerinde duran yazar, sonraki eserlerinde yurt ve ulus sevgisine yönelik eserler yazdı. İstanbul’da öldü.
Halide Edip Adıvar’ın Eserleri
Roman:
- Heyula (1908)
- Raik’in Annesi (1909)
- Seviye Talip (1910)
- Handan (1912)
- Yeni Turan (1912)
- Son Eseri (1913)
- Mev’ud Hüküm (1918)
- Ateşten Gömlek (1923)
- Vurun Kahpeye (1923)
- Kalp Ağrısı (1924)
- Zeyno’nun Oğlu (1928)
- Sinekli Bakkal (1936)
- Yolpalas Cinayeti (1937)
- Tatarcık (1939)
- Sonsuz Panayır (1946)
- Döner Ayna (1954)
- Akile Hanım Sokağı (1958)
- Kerim Ustanın Oğlu (1958)
- Sevda Sokağı Komedyası (1959)
- Çaresaz (1961)
- Hayat Parçaları (1963)
Öykü:
- İzmir’den Bursa’ya (Yakup Kadri, Falih Rıfkı ve Mehmet Asım Us ile birlikte, 1922)
- Harap Mabetler (1911)
- Dağa Çıkan Kurt (1922)
Tiyatro:
- Kenan Çobanları (1916)
- Maske ve Ruh (1945)
Anı:
- Türkün Ateşle İmtihanı (1962)
- Mor Salkımlı Ev (1963)