KİTABIN ADI Bir Kucak Çiçek
KİTABIN YAZARI MEMDUH ŞEVKET ESENDAL
YAYIN EVİ BİLGİ YAYINEVİ
SAYFA SAYISI 224
KİTABIN KONUSU:
Bir savaş sonrası kör olan teğmenin nişanlısıyla beraber yaşadıkları olaylar
KİTABIN ÖZETİ:
Nüfus Müdürü emeklisi olan rahmetli Necip Efendinin kızı Bedriye ile Şimşeklerin Ahmet Efendi’nin oğlu, Teğmen Selim’i nişanlanmasıyla olaylar başlar.
Kız on sekiz, oğlan ise yirmi bir yaşındaydı. Komşu çocukları oldukları için önceden tanışıyorlardı. Bedriyelere gelip giden Zilha Kadının yardımıyla, komşu kapısı önünde Selimle Bedriye beş dakikacık konuşup, el sıkıştılar. Onlar için bu konuşma, bir konuşmadan daha çok bir anlaşma niteliğindeydi. Elleri birbirinden kolay kolay ayrılamamıştı.
Bir zaman sonra Selim İstanbul’daki alayına gider ve bir süre sonra savaş patlak verir. Selim, üç ay içinde siper vuruşmalarına alıştı. Tabi bunu yaparken vatan sevgisinin yanısıra Bedriye’ye ulaşma özlemi vardı. Daha sonra vuruşmada Selim’in akciğerinde iki kurşun kalmış, bir gülle parçası ile de kafa kemiği kırılmıştı; âmâ ölmedi, ancak iki gözü de görmez oldu.
Hastanede doktorların artık hiç göremeyeceğini söylememesine rağmen o artık her şeyin farkındaydı. Almanya’ya yolladılar, âmâ onlar da Türk doktorlarının teşhisini doğru bulmuşlardı.
Daha sonra annesini görmek için memleketine giderken annesinin öldüğünü, evlerinin kapalı olduğunu trende öğrendi. Bir yandan acı acı ağlar, bir yandan da onun kendisini bu durumda görmediğine sevinir.
Trenden indikten sonra dayısının evine gider. Âmâ onlar da kör, kendi işini bile halledemeyen birisine yardım etmek istemezler da bunun farkına varınca Fatma’ya evini temizletir ve yerleşir.
Zilha Kadın, Bedriye’yle beraber Selimi görmeye gelirler. Âmâ bundan Selim’in haberi yoktur. Bu görme işlemi bir müddet devam eder. Bu süre içinde Selim Bedriye’den bahsetmez. Bir müddet sonra mahallede Selim dul bir kadın bulursa onunla evlenecek, kendisine baktıracakmış diye dedikodu çıkar. Bunun üzerine Bedriye üzülür ve Zilha Kadına bu durumu öğrenmesini ister. Selime niye Bedriye’yi sormuyorsun deyince; Selim:” Nasıl sorayım Zilha bacı, bak ben ne oldum. ” diyerek ağlar. Yan tarafta konuşmayı dinleyen Bedriye de ağlar. Bedriye ona varmak istediğini ve evleneceği tek kişinin o olabileceğini, onu her haliyle sevdiğini ve kabul edeceğini söyletir. Bunun üzerine Selim de kabul edince evlenirler.
Ortaokul öğretmen ve öğrencileri onlara hediye olarak kucaklar dolusu çiçekler getirirler. Çocuklar Selimin dizlerine sarılarak:” Seni unutmayacağız, siz bizim için gözlerinizi verdiniz.” der ve ağlarlar. Selim de ağlayarak:” İki gözüm değil, bin gözüm olsaydı da sizin o parlak gözleriniz uğruna verseydim. Der.
KİTABIN ANA FİKRİ:
Günlük hayatımızda acısıyla tatlısıyla birçok olaylarla karşılaşabiliriz. Özellikle kötü olaylar karşısında insanlar güzel olaylara nispeten biraz daha fazla üzülmektedir. Okuduğumuz bu parçada hayatında büyük ve çok zor acılar çekmiş bir insan portresi çizerek karşımıza çıkan Selim gibi bu kötü olaylar bizi hiçbir zaman yıldırmamalı; hatta ve hatta bu olaylar bizler daha fazla hırs ve azim vermelidir. Bunlara ek olarak bu duygu ve düşüncelerle yeşeren beraberliklerde hiçbir zaman solmaz ve kırmızı şarap misali giderek tatlışarak ve aynı şekilde güzelleşerek devam eder. Unutmayalım ki sabır ile perçinleşen duygular her zaman güzel ve sağlıklı meyveler verir.
OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Teğmen Selim: Vatanına son derece bağlı, seve seve canını feda etmeye hazır, yürekli ve fedakâr bir kişi. Bedriye’yi çok seven ama kendi kör olduğu için onun hayatını karatmak istemeyecek kadar dürüst ve anlayışlı bir yapıya sahip.
Bedriye: Selimi deliler gibi seven, güzel ve alımlı. Sevdiğini ne olursa olsun bağlı kalabilecek bir yapıya sahip.
Fatma: Hizmetçi
Zilha Kadın: Bedriye ile Selimi birleştirmek için elinden ne geldiyse yapan, ikisini de çok seven bir büyükleri.
KİTABIN YAZARI HAKKINDA KISA BİLGİ:
1883 Çorlu doğumlu olan M.Ş. Esendal, Rumeli göçmeni çiftçi bir ailenin çocuğuydu. Osmanlı İmparatorluğunun savaşlarla geçen bu en çalkantılı ve yoksul döneminde eğitim görme fırsatı bulamadı. İleriki yıllarda milletvekili, büyükelçi, CHP genel sekreteri gibi mevkilerde göreceğimiz Esendal’ın, ilkokul diploması bile olmamıştı. 1906’da o zamanlar gizli bir dernek olan “İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne girdi. Balkan savaşı nedeniyle, Cemiyet tarafından parti müfettişi olarak Anadolu ve Rumeli’de görevlendirildi. Birinci Meclis, onu Azerbaycan’a elçi olarak yolladı (1920). Türkiye’ye döndükten sonra, eski İttihatçı arkadaşlarıyla birlikte “Meslek” adlı muhalif bir gazete çıkartan M.Ş.E., İzmir suikastı ile başlayan siyasi tasfiyeden en ucuz kurtulanlardandı. 1926’da İran’la başlayan yurtdışı görevi, Azerbeycan ve Sovyetler Birliği”nde elçi ve büyükelçi olarak 12 yıl devam etti. Bu yıllarda Farsça, Fransızca ve Rusça öğrenen Esendal, 1938 yılında döndüğü Türkiye’de yeniden milletvekili, 1942’de CHP genel sekreteri oldu. 1945’te kendi isteği ile siyasetten ayrıldı ve 1952’deki ölümüne dek edebiyatla uğraştı.
Memduh Şevket Esendal’ın Eserleri
Roman:
- Ayaşlı ve Kiracıları (1934-1957)
- Vassaf Bey (1983, ölümünden sonra)
- Miras
Hikâye:
- Bir Kucak Çiçek
- Bizim Nesibe
- Gödeli Mehmet
- Güllüce Bağları Yolunda
- Hava Parası
- İhtiyar Çilingir
- Kelepir
- Mendil Altında
- Otlakçı
- Sahan Külbastısı
- Veysel Çavuş
- Gönül Kaçanı Kovalar
- Mutlu Bir Son
- Hikayeler 1. Kitap (1946, Otlakçı adıyla 1958)
- Hikayeler 2. Kitap (1946 Mendil Altında adıyla 1958)
- Temiz Sevgiler (iki cilt, ölümünden sonra 1983)
- Veysel Çavuş (1984, ölümünden sonra)
- Bir Küçük Çiçek (1984, ölümünden sonra)
- İhtiyar Çilingir (1984, ölümünden sonra)
- Bütün eserleri 9 cilt olarak 1983-1984’te yayınlandı
Hatıra:
- Tahran Anıları ve Düşsel Yazılar
Mektup:
- Kızıma Mektuplar
- Oğullarıma Mektuplar