KİTABIN ADI Gurbet Hikayeleri
KİTABIN YAZARI REFİK HALİD KARAY
YAYIN EVİ İNKILAP VE AKA YAYIN EVİ
SAYFA SAYISI 79
KİTABIN KONUSU:
Kitabın konusunu bir veya birden fazla kişinin başından geçmiş, yaşanmış olaylar oluşturmaktadır. Memleket özlemi kitapta çok olarak işlenmiş konular arasındadır.
KİTABIN ÖZETİ:
Eskici:
Hasan adında bir çocuk vardır ve İstanbul’da yaşamaktadır. İstanbul’da yaşarken anne ve babasını kaybetmiş, hiç yakın akrabası kalmamıştır. Yöre halkı Hasan’ı Filistin’e halasının yanına göndermeyi uygun görmüşlerdir. Hasan’ı vapura bindirip Filistin’e gönderirler.
Halasının yanına giden Hasan, o yörenin diline yabancı olduğu için hiç kimseyle konuşmaz. Bir gün halasının evine ayakkabıları tamir için bir eskici gelir ve Hasan onun karşısına oturarak onu seyretmeye başlar. Daha sonra eskiciye ‘çiviler ağzını acıtmıyor mu?’ der. Eskici önce çocuğun Türkçe konuşmasını garipser. Daha sonra sen nerelisin diye sorar. Hasan anlatmaya başlar. Hiç durmadan konuşmaktadır. Eskiciyle beraber memleketlerinden bahsederler. Eskicinin işi bitmiş, gitme zamanı gelmiştir. Ayrılırken Hasan çok ağlar ama elinden hiçbir şey gelmez.
Köpek:
Osman memleketinden uzun süre önce ayrılır ve Lübnan’da çalışmaya başlar. Osman kimseyle konuşmayan çok yalnız biridir. Bir gün yine işe çıkmışken arkasına bir köpek takılır. Ona bakınca onun da memleketinden uzak olduğunu düşünür. Köpeğin kaderinin kendisine benzediğini düşünerek onu yanına alır. Artık her yere onunla gider olmuştur. Köpek, Osman’ın yanına geldiğinden beri kilo alır, Osman’la oynamaya onu sevmeye başlar.
Bir gün Osman’ı Lübnan’da zabitler yakalar. Yasak olarak çalıştığından dolayı onu şehir dışı etmek isterler. Ama köpeğin onunla gitmesini istemezler. O zamanlar hayvanların hastalık bulaştırma tehlikesi olduğu için, onları şehir dışı etmek yasaktır. Bu nedenle Osman’ı köpeksiz şehir dışı ederler. Osman çok üzülür hatta ayrılırken köpekle bile vedalaşır. Köpek ağlamaklı olmuştur ama bir şey yapamaz. Osman’ın eski neşesi artık kalmamıştır. Kader yine ona kazığını atmıştır.
Testi:
Ömer adında bir genç Lübnan’da şoförlük yapmaktadır. Bir akşam arabasına üç bedevi biner ve ondan hemen bir doktora gitmesini isterler. Adamlardan biri nefes alırken zorluk çekmektedir. Ömer merak edip nesi olduğunu sorar. Bedevilerden yaşlıca olanı yanındakinin testiden su içerken, testinin içine düşmüş olan bir arının boğazına kaçarak onu soktuğunu söyler.
Lübnan halkı o zamanlar hastalık bulaşır korkusuyla bardak kullanmaz, testiyle içerlerdi. Testiyle içerkende ağızdan birkaç parmak yukarıdan akıtarak içerlerdi. Bu tür olaylar orada çok sık olurdu.
Adam bir ara nefes almamaya başlar. O sırada Ömer doktor yazılı bir yerde durur ve adamı içeri taşırlar. Fakat doktor birkaç saat önce hayata gözlerini yummuştur. Arı tarafından sokulan adamda aradan çok geçmeden doktorun yanında yerini alır.
KİTABIN ANA FİKRİ:
Kitapta, insanın memleketi kadar güzel bir yere sahip olamayacağı, onun kıymetini, ondan uzak kalanların daha iyi bildiğini ve uğruna her şeyden vazgeçilebilecek bir şey olduğu savunulmuştur.
OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HASAN: Hasan kendi halinde, sevecen, yardımsever ve yaşamaktan zevk alan biridir. Başından geçen olaylar onu derinden etkilemişse de, hayata bağlılığı fazla zayıflamamıştır.
ESKİCİ: Hayatta öylesine yaşayan, memleketinden uzun süre önce ayrılmış işini çok iyi yapan ve memleketlilerine karşı çok iyi davranan biridir
ÖMER: Küçük yaşta memleketinden ayrı düşmüş, çok iyi araba kullanan, bilgili, kültürlü ve görmüş geçirmiş birisidir.
OSMAN: Çok duygusal bir yapıya sahip, hayatta başından geçen olaylardan sonra kimseye güveni kalmamış, ama sevgiye sevilmeye muhtaç biridir.
KİTABIN YAZARI HAKKINDA KISA BİLGİ:
1888’de İstanbul’da doğan Refik Halit, Bank-i Osmani serveznedarlarından, “bâlâ” rütbesine sahip Mehmed Halid Bey’in oğludur. Vezneciler’de Şemsu’l-Maarif ve Göztepe’de Taş Mektep’te okuyan ve ayrıca özel dersler de alan Refik Halid, Mekteb-i Sultani’yi terk ettiği gibi, Mekteb-i Hukuk’u da yarıda bırakıp Maliye Merkez Kalemi’ne kâtip olarak girdi.
1908’de katipliği bırakarak, Servet-i Fünun’da ve Tercüman-ı Hakikat’te çalışmaya başladı, bu arada kendisine ait Son Havadis adıyla bir gazete çıkardı ancak bunu on beş sayı sürdürebildi. Fecr-i Ati Topluluğu’na katıldı, Servet-i Fünun’a yazılar verdi. Kalem adındaki mizah dergisinde de “Kirpi” müstear ismiyle siyasi mizah yazıları yazdı. Sada-yı Millet’te, bilahare Cem’de Kirpi müstear ismiyle yazılar yazdı.
Gazeteci Ahmet Samim’in 9 Haziran 1910’da İttihatçılarca katledilmesi üzerine İştirak adlı gazetenin 13 Haziran 1910 tarihli nüshasının buna ilişkin yazılara ayrılmasını sağladı ve bu yüzden İttihat ve Terakkicilerce mimlendi. “Kirpi” müstear ismiyle yazdığı, İttihat ve Terakki Fırkası’nı yerden yere vuran yazılarını “Kirpinin Dedikleri” adıyla bir kitapta topladı ve bu arada Hürriyet ve İtilaf Fırkası’nın elindeki Beyoğlu Belediyesi’nde yedi ay süreyle Başkatip olarak çalıştı, Mahmud Şevket Paşa’nın katlinden hemen sonra da, yargılanmaksızın Sinop’a sürüldü (1913), bilahare Çorum, Ankara ve Bilecik’e gönderildi. Bilecik’teyken ongünlük bir izinle İstanbul’a geldiğinde Ziya Gökalp’in yardımlarıyla geri dönmedi yani sürgünlüğü son buldu (1918).
Robert Kolej’de bir yıl kadar Türkçe öğretmenliği yaptı, bu arada Vakit, Tasvir-i Efkar ve Zaman gazetelerinde makaleler yayınlayan Refik Halid, Damat Ferit Paşa’nın dostluğu sayesinde, mütarekeden hemen sonra Hürriyet ve İtilaf Fırkası’na katıldı, Posta ve Telgraf Umum Müdürü olarak görevlendirildi (1919). İzmir’in işgalinden sonra Anadolu Hareketiyle İstanbul Hükumeti arasında yaşanan telgraf krizinde İstanbul Hükumetini tuttuğu için, İstanbul’un işgalcilerden kurtarılışının ardından 09.11.1922 tarihinde Beyrut’a kaçtı. Yüzellilikler listesine alınması ve ihracı konusunda baskı yapılması üzerine Suriye’nin vatandaşlığını kabul etmek zorunda kalan Refik Halid, Halep’te yayımlanan Doğruyol ve Vahdet gazetelerini yönetti, bir ara kendi adına çıkardığı gazeteyi de tepkiler yüzünden kapatmak zorunda kaldı.
Af Kanunuyla, 1938’de yurda dönüp, yazmaya ve geçimini bu yoldan sağlamaya devam eden Refik Halid, 18.7.1965 tarihinde İstanbul’da öldü.
Refik Halit Karay’ın Eserleri
Roman:
- İstanbul’un Bir Yüzü (1920)
- Ay Peşinde (1922)
- Yezidin Kızı (1939)
- Çete (1939)
- Sürgün (1941)
- Anahtar (1947)
- Bu Bizim Hayatımız (1950)
- Nilgün (3 cilt, 1950-1952)
- Yeraltında Dünya Var (1953)
- Dişi Örümcek (1953)
- Bugünün Saraylısı (1954)
- 2000 Yılının Sevgilisi (1954)
- İki Cisimli kadın (1955)
- Kadınlar Tekkesi (1956)
- Karlı Dağdaki Ateş (1956)
- Dört Yapraklı Yonca (1957)
- Sonuncu Kadeh (1965)
- Yerini Seven Fidan (1977)
- Ekmek Elden Su Gölden (1980)
- Ayın On Dördü (1980)
- Yüzen Bahçe (1981)
Diğer Eserler:
- Bir Tatlı Huzur, (biyografi) (1996)
- İçimde Kızıl Bir Gül Gibi, (deneme) (2002)
- Babama, (otobiyografi) (2002)
- Kardelenler, (araştırma) (2004)
- Sit Nene’nin Masalları (çocuk kitabı) (2008)
- Taş Duvar Açık Pencere (derleme) (2009)
- Saklı Şiirler, (şiir) (2012)
Öykü:
- Memleket Hikayeleri (1919)
- Gurbet Hikayeleri (1940)
Mizah:
- Sakın Aldanma İnanma Kanma (1915)
- Kirpinin Dedikleri (1918)
- Ago Paşa’nın Hatıratı (1918)
- Ay Peşinde (1922)
- Tanıdıklarım (1922)
- Guguklu Saat (1925)
Günce (Günlük):
- Bir İçim Su (1931)
- Bir Avuç Saçma (1939)
- İlk Adım (1941)
- Üç Nesil Üç Hayat (1943)
- Makyajlı Kadın (1943)
- Tanrıya Şikâyet (1944)
Hatıra (Anı):
- Minelbaba İlelmihrab (1946)
- Bir Ömür Boyunca (1980)