1881’DEN 1919’A MUSTAFA KEMAL KONU ANLATIMI
- Yüzyılın Sonlarında Osmanlı Devleti ve Dünya19. yüzyıl Osmanlı ülkesinde birçok alanda Avrupa’nın etkisinin arttığı bir dönem oldu. Osmanlı devlet adamları ekonomik ve siyasi yönden sorunlar arttıkça Batılı devletlerden ekonomik, askeri ve siyasi destek alma gereği duydu. Bir yandan Fransız İhtilali sonrasında yaygınlaşan milliyetçilik akımının etkisinden kurtulmaya çalışırken, diğer yandan Sanayi Devrimi (İnkılabı) sonrasında iyice güçlenen Avrupalı devletlerin ekonomik etki-sinden uzak durmaya çalıştı. Azınlıklar tarafından çıkarılan ve başta Rusya olmak üzere büyük devletlerce kışkırtılan ayaklanmaları önleyebilmek amacıyla 1839 yılında Tanzimat Fermanı’nı, 1856 yılında Islahat Fermanı’nı ve 1876 yılında da I. Meşrutiyeti ilan etti. Fakat bu demokratikleşme adımları devletin ömrünü uzatsa da devleti dağılmaktan kurtaramadı. Diğer yandan Sanayi İnkılabının ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini gidermek isteyen Osmanlı Devlet adamları ve aydınları çeşitli çareler aradılar. Yerli sanayiyi geliştirmek amacıyla baş-vurulan yerli malı kullanımı kampanyaları yerli sanayi gelişmediğinden başarısız oldu. Siyasi ve askeri konularda büyük devletlerin desteğini almak zorunda kalan Osmanlı devlet adamları Batılı devletlere daha fazla ekonomik ayrıcalıklar tanıdılar. 1854 yılında İngiltere’den alınan ilk dış borç zamanla diğer devletleri de kapsayacak şekilde artarak devam etti. Borçlar ve artan fa-izler ödenemeyince alacaklı devletler 1881 yılında Düyunu umumiye İdaresi’ni kurarak Osmanlı Devleti’nin gelir kaynaklarına ve maliyesine el koydular. Mustafa Kemal, Osmanlı Devleti’nde böylesine önemli siyasi, sosyal ve ekonomik sorunların yaşandığı dönemde dünyaya geldi.
Mustafa Kemal’in Hayatı
Aile Çevresi ve Çocukluğu
1881 yılında Selanik’te doğan Mustafa Kemal Atatürk’ün, anne ve baba tarafı Anadolu’dan göç eden Türkmen ailelerden gelmekteydi. Annesi Zübeyde Hanım’ın kökeni Konyar Yörüklerin-den Sofuzadeler olarak bilinen ve Langaza bölgesine yerleşen bir aileye dayanmaktadır. Mustafa Kemal’in Babası da Ali Rıza Efendi, Kızıl Oğuz veya Kocacık Yörükleri diye de bilinen Türkmen bir aileden gelen ve Kırmızı Hafız olarak da anılan Hafız Ahmet ile Ayşe Hanım’ın çocuğu idi. Mustafa Kemal’in Babası Ali Rıza Efendi, 1876 – 1877 yıllarında bir süre Selanik’te bulunan “Asakirimilliye Taburu’nda” üsteğmen rütbesiyle görev yaptı. Bu görevini tamamladıktan sonra Vakıflar ve rüsumatta (gümrük) memur olarak çalıştı. Daha sonra da bu görevinden ayrıldı ve kereste ticaretiyle uğraştı. Ali Rıza Efendi ve Zübeyde Hanım’ın evliliklerinden Fatma, Ah-met, Ömer, Mustafa, Makbule ve Naciye adlı çocukları oldu. Fakat Mustafa ve Makbule hariç diğerleri küçük yaşta hayatlarını kaybettiler.
- Mustafa Kemal’in Öğrenim Hayatı
Mustafa, okul çağına gelince annesinin ısrarı üzerine Mahalle Mektebi’ne kaydedildi. Babası daha iyi eğitim almasını istediğinden bir süre sonra oğlunu buradan alarak Şemsi Efendi Okulu’na kaydettirdi. Mustafa Kemal bu olayı sonraki yıllarda şöyle anlatmıştır: “Çocukluğuma dair ilk hatırladığım şey, mektebe girme meselesine dairdir. Bundan dolayı annemle babam arasında şiddetli bir mücadele vardı. Annem, ilahilerle mektebe başlamamı ve mahalle mektebine gitmemi istiyordu. Rüsumatta memur olan babam, o zaman yeni açılan Şemsi Efendi Mektebi’ne devam etmeme ve yeni usul üzerine okumama taraftardı. Nihayet babam işi mahirane bir surette halletti; Evvelâ merasim-i mutada (alışılmış tören) ile mahalle mektebine başladım. Bu suretle annemin gönlü yapılmış oldu. Birkaç gün sonra da mahalle mektebinden çıktım, Şemsi Efendi’nin mektebine kaydedildim.” Bir süre sonra babasını kaybeden Mustafa, annesi ve kardeşiyle birlikte dayısı Hüseyin Ağa’nın çalıştığı çiftlikte kaldı. Burada çiftlik hayatı, çalışma, üretme ve el becerileri konusunda bilgi sahibi oldu. Daha sonra teyzesinin yanında kalarak Selanik Mülkiye Rüştiyesi ’ne kaydolsa da askerliğe olan ilgisinden dolayı buradan ayrılmaya karar verdi. Annesinden gizlice girdiği sınavı kazanarak Selanik Askeri Rüştiyesi ‘ne kaydoldu. Başarılı bir öğrenci olan Mustafa’ya matematik öğretmeni Bin-başı Mustafa Bey, “Kemal” adını verdi. Yine bu okulda ders aldığı Fransızca Öğretmeni Yüzbaşı Nakiyüddin (Yücekök) Bey’den çok şey öğrenmiştir. Mustafa Kemal’in doğduğu ve çocukluğunu yaşadığı Selanik kenti, Türkler, Museviler, Rumlar, Bulgarlar ve Arnavutlar gibi farklı etnik ve dinsel kökenden gelen toplulukların yaşadığı çok uluslu bir kentti. Bu durumun da etkisiyle Mustafa Kemal farklı düşünce ve inançlara karşı hoşgörülü olmayı çocukluk yılların-dan itibaren özümsemişti. Selanik şehrinin bir diğer özelliği de bir liman kenti olması ve demiryolu ağı ile çevre illere bağlanmasıydı. Önemli bir ticaret kenti olmasının yanında Avrupalı devletlerin önem verdikleri ve konsolosluklar açtıkları bir şehirdi. Bu yönlerinin de etkisiyle gazete, kitap ve dergi çeşitliliğinin yanında müzik ve tiyatro gibi sanat faaliyetleri de gelişmişti. Selanik, Jön Türklerin devamı olan İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin faaliyet yürüttüğü önemli bir şehirdi. Mustafa Kemal, Askeri Rüştiye’yi sınıf dördüncüsü olarak bitirdikten sonra 1896 yılında Manastır Askeri İdadisi ’ne girdi. Buradaki eğitimi sırasında öğretmeni Mehmet Tevfik Bey’in etkisiyle tarihe olan ilgisi arttı. Burada tanışıp arkadaş olduğu Ömer Naci’nin etkisiyle edebiyat bilgisi ve sevgisi arttı. Namık Kemal’in şiirleriyle Askeri İdadi yıllarında tanıştı. Bu şiirlerin vatan sevgisinin gelişmesindeki etkisi önemlidir. Diğer yandan da kendi çabasıyla Fransızca öğrenmeye hız verdi. Meşrutiyet yanlısı öğretmenlerinin konuşmalarından dolayı ülke sorunları hakkında daha fazla bilgi sahibi olmaya başladı. Askeri İdadi eğitimini aldığı sırada (1897 yılında) Girit Sorunundan dolayı Osmanlı – Yunan Savaşı çıktı. Mustafa Kemal bu olaydan “gençlik yıllarımın en heyecanlı günleri” diyerek bahsetmiştir. Dömeke Meydan Savaşı’nda Osmanlı ordularının kazandığı başarılar Mustafa Kemal’i oldukça heyecanlandırmıştır. Manastır kenti Selanik’ten daha küçük bir kent olmakla birlikte farklı etnik ve dinden toplulukların bir arada yaşadığı bir yerdi. Diğer yandan da Osmanlı Devleti’nin modern ordularından olan III. Ordu da Manastır’da bulunmaktaydı. Ayrıca II. Abdülhamit’in “İstibdat” yönetimine karşı mücadelenin önemli merkezlerinden biri de Manastır kentiydi. Askeri İdadiyi sınıf ikincisi olarak bitiren Mustafa Kemal, 1899 yılında İstanbul Harp Okulu’nu piyade sınıfından kazanmayı başardı. Harp Okulu’nda askeri eğitim almanın yanında şehirdeki canlı kültürel hayatın etkisiyle çok yönlü gelişimini sürdürdü. Sanat ve siyasete olan ilgisi arttı. Yeni arkadaşlıklar kurdu. Askerliği meslek olarak daha çok sevmeye başlayan Mustafa Kemal, bunun için kurmaylık eğitimi alması gerektiğini biliyordu. Bunun için de daha sıkı çalıştı. 1902 yılında Harp Okulu’nu sınıf sekizincisi olarak bitirdi. Girdiği kurmaylık sınavını kazanarak Harp Akademisi’ne (Erkânıharbiye) kaydoldu. Harbiye’de öğrenim gördüğü yıllara ilişkin öğretmeni Yüzbaşı Naci (Eldeniz) Bey’den “üzerimde emeği var” diyerek saygı ile bahsetmiştir. Harp Akademisi’nde bir yandan askeri eğitim alırken diğer yandan II. Abdülhamit’in baskıcı yönetimine karşı tutum almayı sürdürdü. Harp Akademisi’nde ders aldığı Yarbay Nuri Bey’in “Bir kurmay subay, askerlik dışındaki bilgilerle de donatılmış olmalıdır. Yarın hepiniz bir komutan olacak, sorumluluklar yükleneceksiniz” sözlerini ileriki yıllarda saygıyla hatırladığını söylemiştir. Ondan özellikle gerilla savaşı konusunda çok şeyler öğrendiğini vurgulamıştır. Harp Okulu’ndan beri arkadaşlarıyla yazılarını gizlice elle yazarak çoğalttıkları bir gazete çıkarıyorlardı. Okulun son aylarında yakalanarak kısa süre hapsedildi. 1905 yılında Harp Akademisi’ni tamamlayarak Kurmay Yüzbaşı olarak Şam’a tayin edildi. İstanbul, Osmanlı Devleti’nin başkenti, aynı zamanda yaklaşık 700.000’i aşan nüfusu ile imparatorluk sınırları içeri-sinde en büyük kenti idi. Diğer yandan kültürel çeşitliliğe sahip olan bir kentti. Avrupa’da ortaya çıkan yeni gelişmeler kısa süre sonra İstanbul’da etkisini göstermekteydi. II. Abdülhamit’in baskılarına rağmen gizli kapaklı olsa da siyasi faaliyet yürütülmekte, kültürel hareketlilik ise olabildiğince canlılık göstermekteydi. Mustafa Kemal, yaklaşık altı yıl öğrenim gördüğü İstanbul kentinde kültür, sanat ve siyaset alanında bilgi ve görgüsünü geliştirdi. Mustafa Kemal’in İstanbul’da edindiği arkadaşlarından bazıları ise Fethi Bey (Okyar), Nuri Bey (Conker), Ali Fuat (Cebesoy) Paşa ve Kazım Karabekir’dir.