Bitki Biyolojisi Konu Anlatımı
- Bitkisel Dokular
- Bitkilerin Yapısı
- Bitkisel Hormonlar-Hareket
- Bitkilerde Beslenme-Taşıma
- Bitkilerde Üreme
BİTKİSEL DOKULAR
BÖLÜNÜR DOKU (MERİSTEM)
✔ Mitoz bölünme yapabilme yeteneğinde olan hücrelerin oluşturduğu dokudur.
✔ Bitkinin kalınlaşmasını ve uzamasını sağlar.
Meristem doku hücrelerinin özellikleri
✔ Hücreler arası boşluk yoktur.
✔ Farklılaşarak diğer dokuları oluştururlar.
✔ Büyümde etkili olan hormonları salgılar.
✔ Hücreleri küçük, ince çeperli, küçük kofullu, bol sitoplazmalı, ve büyük çekirdeklidir.
✔ Metabolizmaları hızlıdır.
✔ Klorofil taşımadıklarından fotosentez yapamazlar.
UÇ (APİKAL) MERİSTEM
✔ Embriyonik dönemdeki bölünme yeteneğini hayatı boyunca sürdüren meristem dokusudur.
✔ Kök, gövde ve dalların uçlarında bulunur.
✔ Bitkinin uzamasını sağlar. (Primer Büyüme)
YANAL (LATERAL) MERİSTEM
✔ Parankima dokusu hücrelerinin oksin ve sitokinin hormonları etkisiyle yeniden bölünme özelliği kazanması sonucu oluşmuş hücrelerin oluşturduğu dokudur.
✔ Bitkinin kalınlaşmasını sağlar.
✔ Monokotil bitkilerde bulunmaz.
Damar Kambiyumu (İç Kambiyum): Yeni iletim dokuyu oluşturarak enine kalınlaşmayı sağlar.
Mantar Kambiyumu (Fellogen = Dış Kambiyum): Damar kambiyumunun gövde içerisinde yaptığı kalınlaşma sonucunda gövdenin dış kısmındaki parçalanan epidermis yerine peridermis dokusunun oluşmasını sağlar.
Yara Kambiyumu: Bitkinin yara alan kısmının onarılmasını sağlar.
Sekonder Büyüme
✔ Bitkinin lateral meristem aktivitesi sayesinde kalınlaşma yapmasına sekonder büyüme denir.
✔ Sekonder büyümede damar kambiyum ve mantar kambiyumu görev alır.
✔ Odunsu ve bazı otsu bitkilerde görülür.
✔ Monokotil bitkilerde görülmez.
✔ Kök ve gövdede benzer şekilde gerçekleşir.
✔ Uç meristemin farklılaşması ile oluşan primer ksilem ve primer floem arasında damar kambiyumu bulunur.
✔ Damar kambiyumu yılda iki kere aktif olur. İçe doğru sekonder ksilemi dışa doğru sekonder floemi oluşturur.
✔ Çevre şartlarının daha elverişli olduğu büyüme zamanlarında oluşturulan hücreler bol sitoplazmalı, ince çeperli ve açık renkliyken, daha az elverişli olduğu zamanlardaki ise az sitoplazmalı, kalın çeperli ve koyu renklidir.
✔ Damar kambiyumunun aktivitesi sonucunda gövde kalınlaşır. Dıştaki epidermis dokusu parçalanır.
✔ Mantar kambiyumunun aktvitesi ile peridermis dokusu oluşturulur.
✔ Çift yıllık otsu bitkilerde mantar kambiyumu bulunmaz. Bu bitkilerde sadece damar kambiyumu bulunur. Peridermis oluşturamadıklarından 2. yılın sonunda ölürler.
✔ Meristem dokularının farklılaşarak bölünme özelliklerini kaybetmeleri sonucunda oluşmuş dokulardır. Görev ve yapılarına göre çeşitlenirler.
TEMEL DOKU
✔ Farklı özelliklere sahip parankima, kollenkima (pek doku) ve sklerankima (sert doku) dokularından oluşmuştur.
✔ Bitkilerdeki metabolik faaliyetlerin çoğundan sorumludur.
✔ Kök, gövde ve yaprakların örtü dokusu ile iletim dokusu arasını doldurmaktadır.
✔ Depolama, fotosentez yapma ve destek olma gibi görevleri de vardır.
1) PARANKİMA
✔ Canlı hücrelerdir.
✔ Genellikle bol sitoplazmalı, besin depolayabilen ve pigment taşıyabilen hücrelerdir.
✔ Bitkilerin hemen hemen bütün organlarının yapısında bulunur.
Görevleri bakımından 4 farklı parankima hücresi bulunur.
- a) Özümleme (Asimilasyon) Parankiması
✔ Klorofil bakımından zengin olup fotosentez yapan parankimadır.
✔ Yaprak, genç gövde gibi kısımlarda bulunur. Yaprakların mezofil tabakası içinde bulunur. Palizat ve sünger parankimaları özümleme parankimalarıdır.
- b) Depo Parankiması
✔ Su ve besin depolayan parankimadır.
✔ Gövde, kök, yaprak, meyve… gibi organlarda depolama yapar. Bitkinin çeşidine göre depoladığı madde değişir.
Kaktüslerde su, patateste nişasta, zeytinde yağ, nohutta protein…
- c) Havalandırma Parankiması
✔ Çok sayıda hücreler arası boşluğa sahiptir.
✔ Bitkinin gaz alışverişini ve bitkinin su içerisinde dik durmasını sağlar.
✔ Özellikle oksijenin az olduğu su ve bataklık gibi bölgelerde yaşayan bitkilerde daha çok bulunur.
- d) İletim Parankiması
✔ Özümleme parankiması ile iletim dokusu arasında madde alışverişi sağlayan parankima dokusudur.
2) KOLLENKİMA (PEK DOKU)
✔ Canlı hücrelerdir.
✔ Hücre çeperlerinde selüloz ve pektin birikimi olmuştur.
✔ Hücreye desteklik sağlarlar. Gerilme ve kıvrılmaya karşı çok dayanıklıdırlar.
✔ Genç bitkilerde, yapraklarda, çiçeklerde ve meyve saplarında bulunur. (Bitkinin genç kısımlarında bulunur.)
✔ Selüloz ve pektin birikimi hücrenin köşelerinde meydana gelmişse köşe kollenkiması; boyuna çeperlerinde meydana gelmişse levha kollenkiması adı verilir.
3) SKLERANKİMA (SERT DOKU)
✔Ölü hücrelerdir. İlk oluştuklarında canlı hücrelerdir. Daha sonra çeperde başlayan lignin birikimi nedeni ile ölerek sklerankima haline gelirler.
✔ Bitkinin yaşlanmış kısımlarında bulunur.
✔ Sklerankima hücrelerinin şekli iğ şeklinde ise bu hücrelere sklerankima lifleri denir. Demet hallinde bulunarak bitkiye desteklik sağlar. Keten, kenevir gibi bitkilerde bolca bulunur.
✔ Sklerankima hücrelerinin şekli yuvarlak ise bu hücrelere taş hücreleri denir. Bu hücrelere bitkinin kabuğunda ve tohumlarda çok rastlanır. Ayva, armut gibi bitkilerin meyvelerinde bolca bulunur.
ÖRTÜ (KORUYUCU DOKU)
✔ Bitki organlarının dış yüzeyini örter.
✔ Epidermis ve peridermis olmak üzere iki çeşittir.
1) Epidermis
✔ Otsu bitkilerin her yeri, odunsu bitkilerin ise genç gövde ve kökleri ve yaprakları örten genellikle tek katlı olan dokudur.
✔ Hücreleri klorofil taşımaz ve aralarında boşluk yoktur.
✔ Dış tarafa doğru kütin salgılarlar. Bu salgı kütikula tabakasını oluşturur. Bu tabaka su kaybını engeller. Işığa karşı geçirgendir ancak kalın olması durumunda ışık geçirgenliğini azaltarak fotosenteze olumsuz etki yapar. Kökte bulunmaz.
✔ Kurak bölge bitkilerinde kütikula kalınken nemli bölge bitkilerinde incedir.
Kutikula tabakası epidermisin farklılaşması sonucu oluşmamıştır.
Epidermis farklılaşması ile Oluşan Yapılar
- a) Stoma
✔ Klorofil içeren iki bekçi (stoma = kilit) hücrelerinden oluşmuş yapıdır.
✔ Stoma hücreleri arasında boşluk vardır. Bu boşluğa stoma açıklığı denir. Stoma hücrelerinin stoma açıklığına bakan çeperleri daha kalın olduğundan turgor basıncı değişimine bağlı olarak açılıp kapanabilirler.
✔ Çevre şartlarına ve bitkinin ihtiyacına göre açılıp kapanarak bitkinin gerekli gaz alışverişi ve terlemesini (transpirasyon) düzenler. (Su alımı yapamazlar.)
✔ Bitki türüne ve yaşadığı ortama göre stomaların epidermis tabakasındaki yeri, konumu ve sayısı farklı olabilir.
✔ Kurak bölge bitkilerinde stoma sayısı az ve yaprağın alt yüzeyinde alt konumlu olarak bulunurlar.
✔ Nemli bölge bitkilerinde ise stoma sayısı çok ve yaprağın her iki yüzünde bulunabilir ve üst konumludur.
✔ Kök epidermisinde ve su içinde yaşayan bitkilerde ise stoma bulunmaz.
- b) Hidatot (Su savağı)
✔ Sıvı halde su ve suda çözünmüş mineralleri atan yapıdır. Stoma gibi açılıp kapanma özelliği yoktur. Ksilemlerin dışarı açıldığı bölgelerdir. Su alımı yapmazlar.
✔ Yaprak uçlarında nadiren de yaprak yüzeylerinde bulunur.
✔ Havadaki nemin fazla, kök basıncının yüksek ve terlemenin yapılamadığı durumlarda suyun fazlası hidatotlarla dışarı atılır. Bu olaya gutasyon (damlama) denir.
✔ Genellikle nemli bölge bitkilerinde görülür.
- c) Tüy (Trikom)
✔ Epidermis hücrelerinin dışa doğru uzayarak oluşturduğu canlı ya da ölü olabilen yapıdır.
✔ Bitkinin türüne ve yaşadığı ortama göre yapı ve görev bakımından farklılıklar gösterir.
✔ Bir tane epidermis hücresinde oluşmuşsa basit tüy; birden fazla epidermis hücresinden oluşmuşsa bileşik tüy denir.
Görevleri
✔ Su kaybını azaltır.
✔ Bitkinin aşırı ısınmasını önler.
✔ Stomaların rüzgar almasını engeller.
✔ Hayvanlara karşı savunma sağlar.
✔ Bazı tüyler içerisinde aromatik bileşikler bulunur. Kokulu bitkilerin gövde yaprak ve çiçeklerinde bulunur. Bu şekilde tozlaşmaya yardımcı olur.
✔ Köklerde bulunan emici tüyler topraktan su ve suda çözünmüş minerallerin emilmesini sağlar.
Emergens (Diken)
✔ Epidermisin parankima hücreleri ile beraber oluşturduğu çıkıntıdır.
✔ Tüylere göre daha serttir.
✔ Hayvanlara karşı savunma yapmada kullanılır.
✔ Tohumların hayvanlara tutunarak geniş alanlara yayılmasını sağlayan emergensler de vardır.
2) Peridermis
✔ Bitkinin odunlaşmış gövdelerinin dışını saran koruyucu dokudur.
✔ Hücre çeperleri süberin ile dolduğundan hücre madde alışverişini yapamaz ve ölür. Bu nedenle ölü hücrelerden oluşmuştur.
✔ Kambiyumun gövdeyi kalınlaştırması sonucunda parçalanan epidermis yerine mantar kambiyumu tarafından oluşturulur.
✔ Parçalanmış epidermis hücrelerinin arasında bulunan stomaların yerini peridermis içerisinde lentisel (kovucuk) alır.
Lentisel; stoma gibi gaz alış verişinde görev alır ancak ölü hücrelerden oluştuğundan açılıp kapanma özelliği yoktur.
İLETİM DOKU
✔ Bitkilerde organik ve inorganik maddelerin bitkinin farklı organ ve dokularına taşınmasını sağlayan dokudur.
✔ Damarsız tohumsuz bitkiler hariç (kara yosunu) tüm bitkilerde vardır.
1) Ksilem (Odun Borusu)
✔ Bitkilerin emici tüylerle topraktan aldığı su ve minerali yapraklara ve diğer organlara taşınmasını sağlayan ölü dokudur.
✔ Trake ve trakeit hücrelerinden oluşmuştur. Trakeler büyük, trakeitler küçük borulardır. Hücreler arasındaki çeperler erimiştir. Yan çeperler kalınlaşarak boru şeklini almıştır.
✔ Gövdede içte, yaprakta dışta bulunur.
✔ Tek yönlü olarak (kökten gövdeye) madde taşınması yapar.
✔ Madde taşıması floeme göre hızlıdır.
Floem (Soymuk Borusu)
✔ Fotosentez sonucunda üretilmiş olan organik
maddelerin gerekli dokulara iletilmesini sağlayan canlı bir iletim
dokusudur.
✔ Kalburlu boru ve arkadaş hücrelerinden oluşmuştur. Hücreler arası çeperler tamamen erimemiştir. Kalburlu hücreler arasında kalburlu plaklar oturur.
✔ Gövdede dışta, yaprakta içte bulunmaktadır.
✔ Çift yönlü taşıma gerçekleştirir.
✔ Taşıma aktif taşıma ve pasif taşıma ile gerçekleşir. Madde hareketlerinin gerçekleşmesinde sıvı basıncı farklılığından kaynaklanır.
Bitkilerin Yapısı
Kara hayatına uyum sağlamış bitkilerde genellikle toprak altına doğru gelişen kök bulunur.
Kök;
✔ Bitkiyi toprağa bağlar.
✔ Topraktan su ve mineralleri alır.
✔ Besin depolar.
✔ Bazı hormonlar salgılar.
Tohumun çimlenmesi sırasında oluşan ilk köke embriyonik kök ya da primer kök denir. Primer kökten sekonder kök çıkar. Böylece bitkide kök sistemi oluşur.
Kök çeşitleri
Bitkilerde genel olarak 2 farklı kök oluşabilir.
Kazık kök: Primer kök ve ondan çıkan sekonder köklerle birlikte baskınlığını sürdürürse bu tür kök sistemine kazık kök denir. Odunsu ve bazı otsu bitkilerde görülür.
Saçak kök: Dallanma sonucu tek bir kökün baskınlığı olmadan toprak yüzeyinin altında yayılan çok ince ve uzun köklerden oluşmuş kök sistemidir. Primer ve sekonder kök birbirinden ayırt edilemez. Otsu bitkilerde görülür.
Kökün Boyuna Kesitinin Yapısı
Kök 4 bölümde incelenir. Bu bölümler birbirinden kesin olarak ayrılmaz ve iç içe geçmiş durumdadır.
✔ Kaliptra
✔ Hücre bölünme bölgesi
✔ Uzama bölgesi
✔ Farklılaşma (olgunlaşma) bölgesidir.
Kökün en uç kısmına büyüme konisi (bölgesi) denir.
Kaliptra (Yüksük): Kökün en ucunda bulunur. Apikal meristem tarafından üretilir. Parankima dokusuna ait bir yapıdır. Hücre çeperleri içerisinde jelatinimsi bir madde olan müsilaj vardır. Kökün toprak içerisinde ilerlerken zarar görmesini engeller.
Hücre Bölünme Bölgesi: Apikal meristem hücrelerinden oluşmuştur. Bu hücreler sürekli bölünerek kökün uzamasını sağlar. Bu hücreler dışa doğru kaliptrayı, içe doğru primer meristem hücrelerini oluşturur.
Uzama Bölgesi: Apikal meristemin faaliyeti sonucu oluşur. Buradaki embriyonik hücreler uzayarak ve hacimlerini artırarak kökün uzamasını sağlarlar. Bu hücreler daha sonra bitkinin gerçek dokularını oluşturur.
Farklılaşma (Olgunlaşma) Bölgesi: Uzama bölgesinin üzerinde bulunur. Uzama bölgesi hücrelerinin farklılaşması ile oluşmuştur. Bitkinin gerçek kök dokuları bulunur. Burada epidermis hücrelerinin farklılaşması ile emici tüyler oluşmuştur. Emici tüyler, topraktan su ve mineral emilmesini sağlar.
Kökün Enine Kesitinin Yapısı
✔ En dışta epidermis bulunur. Epidermis tarafından oluşturulmuş emici tüyler de bulunabilir.
✔ Epidermis altında hücreler arası boşluklara sahip korteks bulunur. Korteks parankima hücrelerinden oluşmuştur. Genellikle nişasta depo eder.
✔ Korteksin en iç kısmında endodermis bulunur. Endodermisindeki kaspari şeridi su geçirmeyen bir tabaka oluşturur.
✔ Endodermisin altında merkezi silindirin hemen üstünde periskl bulunur. Burada bulunan parankima hücreleri meristem hücrelerine dönüşerek lateral meristemin ve yan köklerin oluşmasını sağlar.
✔ Kökün en iç kısmında merkezi silindir bulunur. Bu bölgede iletim demetleri vardır. Floem dış kısımda, ksilem ise iç kısımda bulunur.
✔ Monokotil bitkilerde merkezi silindirin ortasında öz bölgesi vardır. Bu bölge parankima hücrelerinden oluşmuştur.
Dikotil bitkilerin kökünde ise öz bulunmaz.
✔ Üzerinde tomurcukları, yaprakları, çiçekleri ve meyveleri taşıyan bitki kısmıdır.
✔ Topraktan alınan su ve minerallerin diğer organlara, yapraklarda üretilen organik maddelerinde köklere taşınmasını sağlar. Taşıma iletim dokusu ile olur.
✔ Genellikle toprak üstünde bulunur. Ancak bazı bitkilerde özelleşmiş toprak altı gövdeler de bulunabilir.
Bitkilerde Çeşitli İşlevleri Üstlenmiş Farklılaşmış Gövdeler
Stolon (sürünücü gövde):Toprak üstü yatay ince gövdedir.
Rizom: Toprak altı yatay gövdelerdir. Stolona göre daha kalındır.
Yumru gövde: Rizomların şişkinleşmesi ile oluşmuş toprak altı depo gövdeleridir.
Soğan (Yassı gövde): Şişkinleşmiş yapraklardan oluşmuş toprak altı depo gövdeleridir.
Sarılıcı gövde: Özel uzantıları ile bitkinin başka bir yere tutunarak büyümesini sağlayan gövdelerdir.
Genel olarak iki çeşit gövde tipi vardır.
✔ Otsu gövde: Monokotil bitkiler ile bazı dikotil bitkilerde görülür. Gövdenin dışı epidermis ile kaplı olduğundan iç taraftaki klorofil taşıyan hücreler nedeni ile yeşil gözükür.
✔ Odunsu gövde: Bazı dikotil ve açık tohumlu bitkilerde görülür. Ağaç ya da çalı formunda olan bitkiler odunsu gövdeye sahiptir. Gövdenin dışı peridermis ile kaplı olduğundan kahverengi gözükür. İç taraftaki hücreler klorofil pigmenti taşımaz.
Gövdenin Boyuna Kesitinin Yapısı
✔ Kök büyüme noktası ile benzerdir. Apikal meristem genç yapraklar tarafından korunur.
✔ Tohumlu bitkilerin gövdesi tohumsuz bitkilere oranla daha gelişmiştir.
✔ Gövdenin her dalının uç kısmında tepe tomurcuğu bulunur. Tepe tomurcuğu gövdenin uzamasını sağlar. Yapısı kök büyüme noktasına benzemektedir. Farklı olarak kökteki kaliptranın görevini gövdede tomurcuk yapraklar gerçekleştirmektedir.
✔ Gövde üzerinde yan dalların oluşumunu sağlayan yanal tomurcuk bulunur. Yanal tomurcukların çıkış yapacağı her noktaya nodyum denir. İki nodyum arasına ise internodyum denir.
✔ Hormonların etkisi ile tepe ya da yanal tomurcuklar aktifleşerek uzama sağlanır. Tepe tomucuğu aktif haldeyken yanal tomurcuklar uzama yapmaz. Buna apikal dormansi denir.
Otsu Gövdenin Enine Kesiti
✔ En dışta epidermis bulunur. Dikotil bitkilerin odunsu gövdeye sahip olanlarında dışta peridermis bulunur.
✔ Epidermisin altında parankima dokusu bulunur. Dikotil bitkilerde bu doku korteks yapısını oluşturur. Monokotil bitkilerde ise korteks yoktur.
✔ Monokotil bitkilerde parankima içerisine iletim demetleri düzensiz olarak dağılmıştır. Ksilem ve floem arasında kambiyum bulunmaz.
✔ Dikotil bitkilerde korteksin altında iletim demetleri halka şeklinde dizilmiştir. İletim dokularının arasında kambiyum bulunur.
✔ Dikotil bitkilerde gövdenin en içinde öz bulunur. Monokotil bitkilerin gövdesinde ise öz bulunmaz.
✔ Fotosentez ve boşaltımı sağlayan yassılaşmış özel bitki organlarıdır.
✔ Bitkinin türüne göre çok farklı görevlerde bulunabilirler. (su ve besin depolama, korunma, böcek yakalama…)
✔ Gövde büyüme noktalarının faaliyeti sonucunda oluşur.
Yaprağın Morfolojik Yapısı
Yaprak Ayası
✔ Yaprağın yassılaşmış ve genişlemiş kısmıdır.
✔ Fotosentez ve gaz alışverişinin yoğun olarak yapıldığı yerdir.
✔ Şekil ve büyüklüğü bitkinin kalıtsal özelliği ve ekolojik adaptasyonuna göre farklılık gösterir.
✔ Bir yaprak bir tane yaprak ayasından oluşmuşsa basit yaprak; birden fazla aya varsa bileşik yaprak denir.
✔ İçinden iletim demetleri geçer. Bu iletim demetlerinin şekli (damarlanma) monokotil ve dikotil bitkilerde farklıdır. Monokotil bitkilerde paralel damarlanma gösterirken dikotil bitkilerde ise ağsı damarlanma görülür.
Yaprak Sapı
✔ Yaprak ayasını gövdeye bağlar.
✔ Yaprağın gövdedeki konumunu belirlerken yaprak ayasının ışıktan verimli bir şekilde yararlanmasını sağlar.
✔ Palmiye gibi bazı bitkiler hariç monokotil bitkilerde yaprak sapı bulunmaz. Bu bitkilerde yaprak ayası doğrudan gövdeye bağlanır.
Yaprağın Enine Kesitinin Yapısı
✔ Alt ve üstte tek sıralı epidermis hücreleri bulunur. Bu hücreler arasında stomalar bulunur. Epidermis hücreleri dış tarafta kutikula tabakasını oluşturur.
✔İki epidermis tabakası arasında kalan özümleme parankimalarının bulunduğu mezofil tabakası yer alır.
✔ Mezofil tabakasının üst kısmında düzenli sıralanmış daha koyu yeşil renkli palizat parankiması hücreleri; alt kısmında düzensiz ve boşluklu sıralanmış sünger parankiması hücreleri yer alır.
✔ Mezofil tabakası içinde iletim demetleri geçer. İletim demetlerinin palizata yakın olanı ksilem, uzak olanı floemdir.
Bitkisel Hormonlar-Hareket
✔ Canlılarda bulunan hormonlar, vücudun belirli bir kısmında üretilip farklı bölgelere taşınan ve orada özgül reseptörlere bağlanarak hedef hücrelerin ve dokuların ilgili olaya tepki vermesin sağlayan faktörlerdir.
✔ Bitki hormonları kök ve gövde uçlarındaki meristematik dokularda, tohumda, meyvede ve genç yapraklarda üretilir. Çeşitli şekillerde diğer dokulara taşınırlar.
✔ Bitkisel hormonların bazıları bitki büyümesini artırıcı etki gösterirken bazıları azaltıcı etki gösterir.
✔ Büyümeyi artırıcı eki gösterenler oksin, sitokinin ve giberellin; büyümeyi azaltıcı yönde etki gösterenler ise absisik asit ve etilendir.
Büyümeyi Teşvik Eden Hormonlar
Oksin
✔ Bitkide büyümeyi ve gelişmeyi uyaran en önemli hormondur.
✔ Embriyo, apikal meristem ve genç yapraklarda üretilir.
✔ Doğrudan ışık almayan bitki bölgelerinde daha fazla sentezlenir. Bu nedenle asimetrik büyümeye neden olur. Yönelme (Tropizma) hareketlerini oluşturur.
✔ Apikal dormansinin devam etmesini sağlar.
Sitokinin
✔Köklerde sentezlenir.
✔ Hücre bölünmesini uyarır. Oksinle beraber farklılaşmayı sağlar.
✔ Yanal tomurcuk büyümesini hızlandırır.
✔ Apikal dormansinin ortadan kalkmasını sağlar.
Giberellin
✔ Apikal meristem, genç yapraklar ve embriyoda üretilir.
✔ Tohumun çimlenmesini uyarır. (Dormansiyi kaldırır.)
Büyümeyi Engelleyen Hormonlar
Absisik asit
✔ Yapraklar, gövde, kök ve meyve de sentezlenir.
✔ Uygun olmayan koşullarda tohumun çimlenmesini engeller. Tohumda uyku halinin (dormansi) devamını sağar.
✔ Su kaybının önlenmesi için stomaların kapanmasını sağlar.
✔ Çevre şartları uygun olduğunda ABA miktarı azalır, Giberellin miktarı artar ve tohum çimlenir.
Etilen
✔ Olgunlaşan meyve, yaşlanan yaprak ve çiçeklerde üretilir.
✔ Gaz halindeki hormondur. Sadece üretildiği bitkiyi değil, etraftaki bitkileri de etkiler.
✔ Kuraklık, su baskını ve enfeksiyon gibi streslere cevap vermek amacıyla üretilir.
✔ Yaprak sararması ve meyve olgunlaşmasında etkilidir.
✔ Kök büyümesini engeller.
✔ Yaprak dökülmesini sağlar.
✔ Meyvede nişastanın şekere dönüşmesini sağlar.
Bitkilerde yer değiştirme hareketi görülmez. Bir uyarı geldiğinde durum değiştirme hareketi görülür. Durum değiştirme hareketine irkilme denir.
✔ İrkilme uyaranın yönüne bağlı olursa tropizma ya da yönelme, uyaranın yönüne bağlı değilse nasti ya da ırganım hareketi denir.
Tropizma Hareketleri
Uyaranın yönüne bağlı olarak gerçekleşen irkilme hareketleridir. Uyaran çeşidine göre çeşitlenir.
Fototropizma
✔ Uyaran: Işık
✔ Işığa doğru yönelim varsa –> + fototropizma
✔ Işıktan kaçma eğilimi varsa –> – fototropizma
✔ Bitkiye ışık tek bir yönden gelirse gövde pozitif, kök negatif fototropizma gösterir.
✔ Fototropizmanın meydana gelmesinin sebebi oksin sentezinden kaynaklanmaktadır. Oksin hormonu bitkinin ışık alan tarafında az, ışık almayan tarafında ise daha fazla üretilir. Işık almayan taraftaki hücrelerin daha fazla çoğalması sonucu bitki gövdesi ışığa yönelir.
✔ Oksin ışık almayan tarafta daha fazla olduğundan koleoptil ışığa yönelir. (pozitif fototropizma).
✔ Oksin bitkinin uç kısmında bulunduğundan ucu kesilmiş
koleoptilde yönelme olmaz.
✔ Koleoptil ucuna ışık geçirmeyen başlık konulduğunda yönelme olmaz.
✔ Koleoptil ucuna ışık geçiren başlık konulduğunda koleoptil ışığa yönelir.
✔ Koleoptilin gövdesine ışık geçirmeyen kalkan konulduğunda
oksin koleoptil ucunda olduğu için kalkan yönelmeye engel olmaz.
✔ Koleoptil ucuna hücreler arasındaki teması kesen fakat oksinin geçişine izin veren jelatin yerleştirildiğinde yönelme gerçekleşir.
✔ Koleoptil ucuna hücreler arasındaki teması kesen ve oksinin geçişine izin vermeyen mika yerleştirildiğinde yönelme gerçekleşmez.
Bir koleoptilin ucunu kesip agar üzerine yerleştirmiştir. Oksin,
agara yayılmıştır. Oksinle muamele edilmiş agar ve muamele edilmemiş agar kullanarak deneyler yapmıştır.
✔ Ucu kesilmiş koleoptilin ucuna oksinle muamele edilmemiş agar konulduğunda yönelme olmaz.
✔ Ucu kesilmiş koleoptilin ucuna oksinle muamele edilmiş agar konulduğunda agar içerisindeki oksin koleoptile difüzyonla geçmiş ve büyüme görülmüştür. Bu durumda eğer ışık tek bir yönden verilirse yönelme de gerçekleşir. Işık her yönden eşit bir şekilde verildiğinde yönelme görülmez.
✔ Ucu kesilmiş koleoptilin ucuna oksinle muamele edilmiş agar koleoptil ucunun yarısını kapsayacak şekilde konulduğunda koleoptilde dengesiz büyüme gerçekleşir. Koleoptil agarın olmadığı yöne doğru yönelme gösterir.
Geotropizma (Jeotropizma=Gravitropizma)
✔ Uyaran: Yer çekimi
✔ Yönelim yerçekimine doğruysaà + geotropizma
✔ Yönelim yerçekiminin zıttına doğruysaà – geotropizma
✔ Bitki köklerinde pozitif geotropizma, gövde de ise negatif geotropizma görülür.
Haptotropizma (Tigmotropizma)
✔ Uyaran: Dokunma
✔ Özellikle sarılıcı bitkiler özel yapılarıyla tutunarak duvara yapışırlar.
Travmatropizma
✔ Uyaran: Yaralanmaya neden olan madde ya da engel
✔ Bitki organlarında yaralanma meydana geldiğinde ya da bitki organı bir engelle karşılaştığında o bölgeden uzaklaşma eğilimi gösterir.
Hidrotropizma
✔ Uyaran: Su
✔ Bitki kökleri daima pozitif yönelim gösterirler.
✔ Yerçekimi ve su farklı yerlerde ise bitki kökleri suya doğru yönelim gösterir.
Kemotropizma
✔ Uyaran: Kimyasal madde
✔ Yararlı maddeler (mineral…) à + kemotropizma
✔ Zararlı maddeler (kireç…) à – kemotropizma
Bitki kökleri toprakta kendisi için yararlı olan maddelere doğru yönelirken, zararlı olan maddelerden uzaklaşırlar.
Nasti Hareketler
Uyaranın yönüne bağlı olmayan irkilme hareketidir. Turgor basıncı değişimleri ile gerçekleşir. Uyaran çeşidine göre çeşitlenir.
Fotonasti
✔ Uyaran: Işık
✔ Akşam sefası bitkisinin çiçekleri aydınlıkta kapanır, karanlıkta açılır.
Termonasti
✔ Uyaran: Sıcaklık
✔ Laleler 5-10 derecede kapalı iken 15-20 derece açılırlar.
Sismonasti
✔ Uyaran: Dokunma
✔ Böcekçil bitki yapraklarının böcek dokununca kapanması, küstüm otunun yaprakların dokununca kapatması, bazı bitkilerin dokunulunca tohumunu fırlatması.
✔ Çiçeklenmede en önemli uyarıcı, gün uzunluğudur. Bitkilerde gün ve gece uzunluğuna karşı verilen çiçeklenme gibi fizyolojik yanıta fotoperiyodizm denir. Buna göre 3 tip bitki ayırt edilir.
1) Kısa gün bitkileri: Gece süresinin gündüz süresinden uzun olduğu zamanlarda çiçeklenen bitkilerdir.
2) Uzun gün bitkileri: Gündüz süresinin gece süresinden uzun olduğu zamanlarda çiçeklenen bitkilerdir.
3) Nötr gün bitkileri: Gün uzunluğundan etkilenmeyen bitkilerdir.
Çiçeklenmede önemli olan gece uzunluğudur.
Bitkilerde Beslenme – Taşıma
✔ Bitkiler metabolizmaları için gerekli olan inorganik maddelerden su ve mineralleri kökler aracılığı ile alır; karbondioksiti ise yaprakları ile alırlar.
✔ Organik maddeleri ise inorganik maddeleri kullanarak fotosentez ile üretirler.
✔ Bitkilerin yaşamına devam edebilmek için çok fazla ihtiyaç duydukları minerallere makro elementler denir. Bunlar, C, H, O, N, K, Ca, Mg, S, P… dur.
Bitkilerde Beslenme – Taşıma
✔ Bitkilerin yaşamına devam edebilmek için çok az ihtiyaç duydukları minerallere mikro elementler denir. Bunlar, Cl, Fe, B, Mn, Zn, Cu, Ni, Mo….dir.
✔ Minerallerin eksikliğinde bitkide gelişim bozuklukları görülür. Bir mineralin eksikliği bir mineral ile giderilemez. Bu durumda gelişim minimum farklı yasasına göre gerçekleşir.
✔ Bitkilerde ağırlık artışının en önemli sebebi havadan alınan karbondioksit (CO2)’dir. Bu CO2 fotosentezle organik madde üretimine katıllır.
✔ Gübre: Bitkinin beslenmesi için gerekli olan mineraller içeren maddelerdir. Bazıları azot, potasyum, fosfor gibi elementlerden kimyasal olarak üretilirken bazıları bitki ve hayvan kalıntılarından doğal olarak üretilir.
Bitkilerde Farklı Beslenme Şekilleri
Parazit beslenme: Bazı bitkiler köklere sahip olmadığından başka bir bitkinin üzerine yerleşerek o bitkinin besinlerini kullanarak yaşar.
✔ Yarı parazit bitkiler, üzerinde yaşadığı bitkinin ksilemine emeç yollar ve bitkinin inorganik maddelerini alır. Fotosentez ile organik maddelerini üretir.
✔ Tam parazit bitkiler ise fotosentez yeteneğine sahip olmadıklarından üzerinde yaşadıkları bitkinin hem ksilem hem de floemine emeç yollayarak bitkinin hem inorganik hem de organik maddelerini alarak beslenir.
Karnivor beslenme: Böcekçil bitkiler, azotça fakir topraklarda yaşadıklarından metabolizmaları için gerekli olan azot mineralini topraktan alamazlar. Özelleşmiş böcek kapan yaprakları ile yakaladıkları böcekleri sindirir azot ihtiyacını karşılarlar. Ayrıca fotosentezle organik maddelerini üretebilirler.
Bitkilerde Mutualizm
✔ Nodül: Baklagil bitkilerinin köklerinde yaşayan azot bağlayıcı bakterilerin oluşturduğu yapıdır. Bitkiler havadaki azot gazını doğrudan kullanmaz. Azot bağlayıcı bu bakteriler azotun toprağa bağlanmasını sağlayarak bitkinin azot ihtiyacının karşılar. Bitki ise bakteriye organik madde sağlar.
✔ Mikoriza: Bitki köklerine mantarların girmesiyle oluşan yapılardır. Mantar, bitkinin su ve mineral emilimini artırmak için yüzey alanını artırır. Bitki ise mantara organik bileşik sağlar.
✔ Bitkilerde taşıma ksilem ve floem ile olur.
Su ve Minerallerin Taşınması
✔ Suyun Kökten Alınması ve Taşınması: Kara bitkileri gerekli su ve minerali emici tüyleri ile topraktan alırlar. Su topraktan ozmos ile alınır, iki farklı yol ile ksileme taşınır.
Apoplast taşınma: Emici tüyler tarafından emilen su hücreler arası boşluklar ile ksileme ulaşır.
Simplast taşınma: Emici tüyler tarafından emilen su hücreler içerisinden geçirilerek ksileme ulaşır. Apoplasta göre daha yavaştır.
✔ Kurak ortam bitkilerinin kök hücrelerinin ozmotik basıncı diğer bitkilere oranla daha yüksektir.
✔ Emici tüylerin zarları suya geçirgendir ancak glikoz ve diğer organik maddelere karşı geçirgen değildir.
✔ Suyun Gövdede Taşınması: Ksileme ulaşan su çeşitli etkenlerle bitkinin yapraklarına ve diğer bölgelerine taşınır.
Kök Basıncı: Bu basınç kökten ksileme doğru suyu itici bir basınçtır. Toprakla, kök hücreleri arasındaki ozmotik basınç farkı kök basıncını meydana getirir. Kök basıncı sayesinde su ksilemde birkaç metre yükselebilir.
✔ Hem topraktaki suyun hem de nemin fazla olduğu zamanlarda terleme yapılamadığından kök basıncı gutasyona neden olur.
Kılcallık: Bir borunun çapı ne kadar küçükse sıvı boruda o kadar çok yükselir. Bu nedenle ksilemin trake ve trakeidleri incedir.
Su moleküllerinin ksilem hücrelerinin çeperlerine kuvvetle tutunmasına adhezyon denir. Ksilem çapı küçüldükçe adhezyon sayesinde su yukarı çekilir.
Kohezyon: İki su molekülü arasında hidrojen bağı oluşturulur. Bu bağ zayıf bir bağdır. Su moleküllerinin hareketi sırasında bu bağ koparak yeniden oluşturulur. Böylece su bir bütün halinde hareket edebilir. Buna kohezyon denir.
Terleme (Transpirasyon): Toprak üstü organlarından suyun buhar halinde atılmasıdır. Stoma ve lentiseller aracılığı ile gerçekleşir.
✔ Fotosentez ve terlemeyle azalan su yaprak hücrelerinin ozmotik basıncını artırır. Bu nedenle su ksilemden çekilir. Su kohezyon etkisi ile yapraklara doğru hareket eder. Suyun çekilmesi kökteki ozmotik basıncı artırır. Kök topraktan su çeker. Bu olaya kohezyon gerilim teorisi denir.
✔ Suyun ksilemde taşınması sırasında enerji harcanmaz.
Organik Maddelerin Taşınması
✔ Fotosentez ürünleri bitkinin her bölgesine floem boruları ile taşınır. Floemde, yapraklarda sentezlenen organik maddeler bitkinin kök ve diğer organlarına taşınırken kökte sentezlenen aminoasitler bitkinin üst kısımlarına taşınır.
✔ Floemde taşıma çift yönlüdür. Kalburlu hücreler kaynak hücreden havuz hücreye organik madde taşır.
Kaynak hücre: Organik maddeyi üreterek floeme veren hücredir.
Havuz hücre: Organik besini floemden alarak tüketen ya da depolayan hücredir.
Floemde taşıma basınç – akış teorisiyle olur.
1) Kaynaktan floeme besin gelmesi kalburlu boru içindeki ozmotik basıncı artırır. Bu da çevre dokulardan su gelmesine neden olur.
2) Su alımı floemde basınca neden olur. Bu basınç kaynaktan havuza doğrudur. Bu basınca göre içerik akmaya başlar.
3) Organik besin havuz hücreye aktarılır.
4) Kalburlu boruda ozmotik basınç düşer. Kalburlu boru suyunu ksileme aktarır. Bu sayede suyun havuzdan kaynağa geri dönmesi sağlanır.
Stomaların Açılıp Kapanma Mekanizması
✔ Stomalar genellikle gündüz açık, gece kapalıdır. Açılıp kapanmaları bekçi hücrelerin turgor basıncı ile kontrol edilir. Gün ağarmasıyla birlikte genellikle üç faktör stomaların açılmasına neden olur.
- Faktör –> Potasyum (K+) iyonları
Işığın etkisiyle bekçi hücreleri komşu epidermis hücrelerinden K+ alır. K+ alınması bekçi hücrelerinin ozmotik basıncını artırır. Komşu epidermis hücrelerinden su geçişi olur ve turgor basıncı artar. Stoma açılır.
- Faktör –> CO2
Fotosentez yapan mezofil dokusunda CO2 azalır. CO2 azalması sonucu pH yükselir. pH yükselmesi nişastanın hidroliz edilmesine yol açar.
Nişasta + (n-1) H2O –> n.Glikoz
suyun azalması sonucu stoma hücrelerinin osmotik basıncı artar. Komşu epidermis hücrelerinden stoma hücrelerine su geçişi olur. Turgor basıncı artar ve stoma açılır.
- Faktör –> Sirkadiyen ritim
Biyolojik saattir. Bitki içgüdüsel olarak karanlık odada tutulsa bile stomalar gündüz açılır, gece kapanır.
✔ Kapanma mekanizması açılma mekanizmasının tam tersi olarak devam eder.
✔ İklim koşulları stomaları etkiler. Kurak ve sıcak koşullarda köklerle alınan su miktarı azalacağından stomalar turgor durumunu koruyamaz ve kapanır. Gündüz vakti stomanın kapanması CO2’nin alınmasını engelleyeceğinden fotosentez yavaşlar.
Bitkilerde Üreme
ÇİÇEĞİN YAPISI
✔ Kapalı tohumlu bitkilerin üreme organıdır.
✔ Yapısında 4 temel bölge bulunur.
✔ Çanak Yaprak: Çiçeğin en dışında bulunan yeşil renkli yapraklardır. Tomurcuk halindeyken çiçeği korur.
✔ Taç Yaprak: Renkli (yeşil de olabilir), kokulu ve gösterişli yapraklardır. Üremeye yardım eder. Bol miktarda kromoplast ve golgi organeli bulundurur.
✔ Erkek Organ (Stamen): Başçık (anter) ve sapçık (filament) olmak üzere iki kısımdan oluşur. Başçık polenlerin üretildiği yerdir.
✔ Dişi Organ (Pistil): Tepecik (Stigma), dişicik borusu (stilus) ve yumurtalık (ovaryum) olmak üzere üç kısımdan oluşur. Tepecik üzerinde tüyler ve yapışkan madde vardır. Bu durum tozlaşmayı kolaylaştırır. Yumurtalık içinde tohum taslağı bulunur.
✔ Çiçek yapılarının tamamına sahip olan çiçeklere tam, hermafrodit ya da erselik çiçek denir.
✔ Erkek ya da dişi organdan sadece birini taşıyan çiçeklere eksik çiçek denir.
✔ Eksik çiçek erkek organ taşıyorsa erkek çiçek; dişi organ taşıyorsa dişi çiçek denir.
✔ Erkek ve dişi çiçek aynı bitki üzerinde bulunuyorsa tek evcikli bitki (monoik) denir.
✔ Erkek ve dişi çiçek farklı bitki üzerinde bulunuyorsa iki evcikli bitki (dioik) denir.
POLEN OLUŞUMU
✔ Erkek organının başçık kısmında üretilir.
✔ Başçık içeriside iki tane teka vardır. Her bir teka iki bölmeden oluşmuştur ve bu bölmeler içerisinde polen keseleri yer alır. Bu keseler içinde de polen ana hücreleri bulunur.
mayoz 4 endomitoz
Polen ana hücresi (2n) –> mikrospor (n) –> iki çekirdekli (Mikrospor ana hücresi) polen oluşur.
✔ İki çekirdekli polenin çekirdeklerinden birine vejetatif, diğerine ise generatif çekirdek denir.
✔ Vejetatif çekirdek tozlaşma sonrasında polen tüpünü oluştururken, generatif çekirdek ise polen tüpü içerindeyken mitoz geçirerek sperm çekirdeklerini oluşturur.
YUMURTA OLUŞUMU
✔ Yumurtalıkta bulunan tohum taslağı içinde megaspor ana hücresi (2n) bulunur.
mayoz 4
Megaspor ana hücresi –> Megaspor (n)
✔ Oluşan 4 megasporun 3’ü erir. Kalan megaspor büyüyerek art arda 3 mitoz geçirir. Sonuçta 8 çekirdek oluşur. Bu oluşan 8 çekirdek tohum taslağı içinde dağılırlar.
✔ Ortadaki iki çekirdeğe polar çekirdek, üstteki üç çekirdeğe antipod çekirdek, girişte ortada bulunan çekirdeğe yumurta, yumurtanın iki yanında bulunan çekirdeğe sinerjit çekirdek denir.
✔ Tohum taslağı içerisinde oluşan bu yapa embriyo kesesi denir.
TOZLAŞMA
✔ Erkek organ başçığında oluşan polenin dişi organ tepeciğine ulaşmasına tozlaşma denir.
✔ Tozlaşma; hayvanlarla, rüzgarla ve suyla olabilir. Rüzgarla tozlaşan bitkilerde daha çok polen üretilir.
✔ Taç yaprakların gösterişi ve salgıladığı koku; tepeciğin yapışkan ve tüylü olması tozlaşmayı kolaylaştırır.
✔ Genel olarak iki tip tozlaşma görülür.
Kendi kendine tozlaşma: Dişi organının kendi erkek organının polenleri ile tozlaşmasıdır. Sadece hermafrodit bitkilerde görülür.
Çapraz tozlaşma: Bir çiçeğin aynı türden başka bir çiçekle tozlaşmasıdır. Hem hermafrodit hem de eksik çiçeklerde görülür.
✔ Hermafrodit çiçeklerin çok büyük bir kısmı genetik çeşitliliğin artırmak amacıyla kendi kendine tozlaşmayı tercih etmezler ve bunu engellemek için birçok mekanizma geliştirirler.
örnek: Tepecik poleni kabul etmez. Polen ve yumurta farklı zamanlarda üretilir.
DÖLLENME
✔ Dişi organın tepeciğine ulaşan polen, tozlaşır. Polenin yapısında bulunan vejetatif çekirdek polen tüpünü oluşturur. Generatif çekirdeği embriyo kesesine doğru gönderir. Generatif çekirdek mitozla 2 tane sperm çekirdeğini meydana getirir.
✔ Polen tüpü, tohum taslağının mikropil açıklığına gelince patlar ve sperm çekirdekleri embriyo kesesine geçer. Burada çift döllenme meydana gelir.
1) Sperm (n) + Yumurta (n) = Zigot (2n)
2) Sperm (n) + Polar Çekirdek (2n) = Triploit Çekirdek (3n)
Döllenmeden sonra gerçekleşen olaylar
1)Zigot (2n) –> Embriyo (2n)
2)Triploit Çekirdek (3n) –> Endosperm (3n)
3)Tohum taslağının dış dokuları –> Tohum kabuğu
4)Tohum taslağı –> Tohum
5)Yumurtalık –> Meyve
Polen oluşumu dışındaki tüm olaylar dişi organ içerisinde olur. Sperm üretimi polen tüpü oluştuktan sonra gerçekleştiğinden o da dişi organ içerisinde olur.
TOHUM
✔ Döllenme olayının ardından tohum taslağı tohuma dönüşür.
✔ Bir tohumun yapısında embriyo, endosperm ve tohum kabuğu olmak üzere üç tane yapı bulunur.
Embriyo: Zigotun gelişmesiyle oluşur. Yapısında embriyonik kök, embriyonik gövde ve çenek vardır. Çenek endospermden aldığı besini embriyoya aktarır. Embriyonik gövde ve kök gelişerek gerçek kök ve gövdeyi oluşturur.
Tohum kabuğu: Tohum taslağının dış hücreleri tarafından oluşturulur. Tohumu dış etkilerden korur.
Endosperm; Döllenmenin ardından oluşan triploit hücre besin maddelerini depolamaya başlar ve endosperm haline gelir. Endosperm, çimlenme süresince embriyonun beslenmesini sağlar. Bazı dikotil bitkilerde çenekler, endosperm içindeki besini alarak çok fazla büyür ve endospermin yok olmasına neden olur.
MEYVE
✔ Döllenmeden sonra yumurtalığın gelişmesi sonucu oluşur.
✔ Tohumu korur ve yayılmasına yardım eder.
✔ Meyveler oluşumuna göre iki şekilde sınıflandırılır.
Basit Meyve: Tek bir yumurtalıktan oluşan meyvedir. üzüm, erik…
Bileşik Meyve: Bir veya birden fazla çiçeğin yumurtalıklarının gelişmesiyle oluşan meyvedir. çilek, ananas…
ÇİMLENME VE GELİŞME
✔ Embriyonun su kaybetmesi ile embriyo metabolizması durur. Embriyo dormansi haline geçer.
✔ Bitkinin dormansi halinde kalması abisisik asit hormonu, dormansiden çıkması ise giberellin hormonu sayesinde olur. Dormansinin kırılma şartları bitki türüne göre farklılık gösterir.
✔ Tohum içindeki embriyonun uygun koşullarda dormansinin bozularak genç bitkiyi oluşturmak için geçirdiği değişimlere çimlenme denir.
✔ Çimlenmenin yapılabilmesi için uygun sıcaklık, su ve oksijen şarttır.
✔ Çimlenme sırasında sadece solunum yapılır. Fotosentez yapılmaz.
✔ İlk yapraklar oluşuncaya kadar embriyo için gerekli besin endospermden sağlandığından tohumun kuru ağırlığında azalma olur. İlk yapraklar çıkınca çimlenme sonlanır ve bitki fotosentez yaparak beslenmeye başlar.
✔ Tohum hücreleri tohum kabuğu çatlayana kadar etil alkol fermantasyonu daha sonra ise oksijenli solunum yapar.
Çimlenme Basamakları
✔ Tohum su emerek şişer ve tohum kabuğu çatlar.
✔ Embriyo hücrelerinin enzimi aktif hale geçer ve giberellin hormonu sentezlenir.
✔ Giberellin, absisik asitin etkisini ortadan kaldırır ve amilaz enzimi faaliyete geçer.
✔ Endospermde depolanan besinler kullanılarak solunum yapılır ve ATP üretilir.
✔ Tohum kabuğundan önce, embriyonik kökten gelişen ilk kök çıkar. Yerçekimine doğru büyür. Bu kısım zamanla gerçek kökü oluşturur.
✔ Toprak üstünde doğru ise embriyonik gövdeden gelişen gövde çıkar. İlk yapraklar çıkınca fotosentez başlamış olur.
✔ Fotosentez yapmaya başlamış bir bitkide çimlenme tamamlanmıştır.
✔ Çift çenekli bitkilerde (bezelye hariç) çenekler çimlenirken toprak üstünde kalır.
✔ Tek çenekli bitkilerde çenekler çimlenirken toprak altında kalır.
Kaynak:selinhoca