KİTABIN ADI Ateş Gecesi
KİTABIN YAZARI REŞAT NURİ GÜNTEKİN
YAYIN EVİ İNKILAP YAYIN EVİ
SAYFA SAYISI
KİTABIN KONUSU:
Bu eser Milas’a sürgün edilmiş bir subay çocuğunun karşılaştığı olaylardan bahsediyor.
KİTABIN ÖZETİ:
Milas’ta ilk önce Kaymakam ve Selim Bey ile tanıştım. Kaymakam şen bir adamdır. Kısa boylu ve ferah bir sesi vardı. Selim bey ise doktordu. Çok konuşmaz, soğuk ve mağrur görünüyordu. Akşam oluyordu kaymakam doktora seslenerek: Siz ne yapmayı düşünüyorsunuz? Eve gidecek misiniz? Doktor cevap vermedi. Gitmeyin ya… Ne yapacaksınız boş evde. Akşam Sait ustada beraber yemek yeriz. Akşam Sait ustanın lokantasına gittik. Kaymakama balık yasaktı fakat O, ise buna aldırmıyor ve ustadan balık istedi. Sofra açıldı. Kaymakam şiir söylemesini çok severdi. Arada bir ayağa kalkar ve şiir söylerdi. Bir de bana sorduğunda ne diyeceğimi şaşırıyordum. Bilmiyorum efendim dediğimde kaymakam suratını astı. İzin verirseniz bu gece balıkla beraber bir iki kadehlik kaldıracam. Selim Bey gülümsedi: Orası belli, demek buraya içmeye geldiniz. Sonra kaymakam bana dönerek: Babanız varmı? Var efendim. İçki kullanıyor mu? Kullanıyor efendim dedim.
Bir az ara geçtikten sonra kaymakam yine ayağa kalkarak bildiklerinden yine birkaç mısra söyledi.
Yemek bittikten sonra kaymakam beni kalacağım yere götürdü. Yolda giderken kaymakam bana sokakları anlatıyordu. Kalacağım yer bir ermenin evi idi . Dul bir kadın. Dar sokaklardan geçerek kalacağım yere geldik. Ev sahibinin ismi Matmazel Varvar idi. O elliyi geçmiş genç bir kadındı. Rum mahallesinden geçerek yavaş yavaş eve yaklaştık. Evin önünde siyah elbiseli bir kadın oturuyordu. Bu Matmazel Varvar idi. Bizi görür görmez ayağa kalktı. Kaymakam Matmazeli görür görmez: Bu ne güzellik Varvar diye seslendi. Bak sanba yeni kiracını getirdim. Kaymakam Bey ayrıldıktan sonra eve girdik. Matmazel bana kalacağım odayı gösterdi. Odaya yerleştikten sonra üzerimi değiştirmek istedim fakat, değiştireceğim elbise yok idi. Bunu üzerine Matmazel aşağıya inip, bana üzerimi değiştirecek bayan elbisesi getirdi. Ben elbisemi değiştirip aşağıya indim. Varvar bana bakıp gülümseyerek: Güzel bir Matmazel oldunuz dedi.dha sonra koltuğa oturdum Matmazel ince sesle: Siz daha çocuksunuz ne yaptınızda sizin başınıza bu iş geldi? Kaymakam kaşla göz arasında Varvara bir şeyler söylediği anlaşılıyordu.
Ertesi gün Uykudan uyanınca Matmazelin sorusunu bende kendi kendime sordum. Evet bu yaşta okuldan alınarak sürgüne gönderilmemin sebebi ne idi.
Vücudum ve zihnim dinlenmişti. Mühendislik okulunda okumamla beraber bir iki tane de zayıfım vardı. Birkaç ay sonra başlayacak olan sınavlardan geçeceğimden şüphem yoktu.
O gün bir yazılı sınavımız daha vardı. Sorular çok kolaydı. Bu yüzden kendiminkini bitirip arkadaki arkadaşıma da cevapları yazıp vermiştim. Arkadaşımın kağıtı dizlerinin üzerine koyup ara sıra bakması ve ağzı ile hecelemesi hem beni hemde kendini ele vermişti. Tabii ikimizinde notu sıfırdı. Üstelik ceza alcağımızda muhakaktı. Akşama doğru beni müdür odasına çağırdı. Müdür odasında iki komiser vardı. Fakat buna bakmayarak müdürün çevresi sakin ve tatlı idi. Nerdeyse yüzüme bakmadı.
Kemal Bey yukarı çık harici elbiseni giy…. Çantanızı da toplayın. Demek mektepten atılıyoruz. Utanmayıp bir şeyler söylemek lazımdı. Müdür Bey nasıl olsa bir cahillik yaptım. Emin olun birinci defadır. Müdür bana bakarak: Ne birinci defa? kopya işi efendim. Sen kopyamı çektin? Çok fena sizden hiç beklemezdim. Fakat bunun kopya ile alakası yok idi. Bu beylerle bir yol gideceksiniz. Nereye? Bu defa kekelemek sırası ondaydı: Merak edilecek bir şey yok çocuğum… Ban emniyetiniz vardı tabii. Ertesi gün karanlık bir binanın önünde durduk. Polisler benim kayıtlarımı yaptıktan sonra gittiler. Bir kaç gün sonra babam geldi.Babamala orada konuştuktan sonra beni buraya Milasa gönderdiler. Milas’tan bir daha kurtulmamak korkusunu içimden bir türlü atmıyordum. Rum sokağında birkaç kızla tanıştım. Maryanti, Eleniça, Rina, Miyeris Panelopiça . Bu kızlarla beraber olurken kendimi büyük gibi gösteriyordum, diğer mahalle çocuklarından farklı görüyordum. Kızlar ben mahalledeyken yanıma yaklaşır, bol bol sohbet ederdik.Fakat bir gün kilisede bir eğlence düzenlenmişti. Kiliseni gezerken kenarda oturmuş bir kıza gözlerim takıldı. Dışarı çıktım. Rina’da yanıma geldi. Arka tarafta da kızlar ateş üzerinden atlıyorlardı, onlara doğru yaklaştık. Az önce kilisede gördüğüm kızda ordaydı. Yavaşça ona yaklaştım onula sohbet etmek istedim fakat, Türkçeden anlamadığı için söylediklerim cevapsız kaldı. Ertesi gün Rinay’la sokakta buluştuk. Fırsat bulup o kız hakda bir az bilgi almak istedim. Rina bana o kızın türk olduğunu söyledi. Bir türk kızı neden benimle konuşmadı? Aradan uzun zaman geçti. Bir gün yine caddede gezerken evin önünde bir araba gördüm. Yavaş yavaş eve doğru yaklaştım bu gelenler annem ve babamdı. Bu beni çok mutlu etmişti. Annem rahatsızdı o yüzden fazla kalmayacaklarını söyledi. Annem hala bana çocuk gözüyle bakıyordu. Matmazelle oturup konuştular. Nihayet vakitleri doldu. Ve günün bir sabahında annemle babam gitmek için hazırlanıyorlardı. Annem ve babam yola çıktılar ve ben onların arkalarından atla geliyordum, onları Çeşme başına kadar uğurlayacaktım. Fakat babam buna izin vermedi. Annem gil uğurladıktan sonra eve doğru atı koşturmaya başladım. Eve döndüm ve hastalığımın yeniden başladığının farkına vardım. Kaymakamla görüştüm oda bana kendisinin okuduğu bir romanı verdi. Bu roman okuduğum kazada ayağımı kırdığım güne kadar sürdü. Daha sonra tedavim içi doktorgilin evinde tedaviye devam edecektim. Bu arada dün gece evde baya gürültü vardı ve bu gürültü yüzünden uyuyamamıştım. Ertesi gün doktor yanıma geldi ve halimi sordu ve bende buradan kurtulmak için halimin çok iyi olduğunu söyledim.Varvar hanımda benim ziyaretime gelmişti. Kaymakamda geldi. Kaymakam Varvar’I burda görünce: Kız ben bu işten şüphelenmeye başladım diye Varvar hanımla dalga geçmeye başladı. Akşam doktorun kız kardeşi gelmişti baya gürültü vardı. Selim Bey akşam çok kızmıştı. Ertesi gün Selim Beyle ablası yanıma geldiler. Selim Bey’,n kızkardeşi Afife hanımda onlarla beraber geldi. Doğrusunu söylemek gerekirse ben Afifeden hoşlanmaya başlamıştım. Doktorgilde kalmam bittikten sonra eve döndüm. Varvar kapının önünde oturuyordu beni görünce kalktı ayağa yanıma geldi. Bir az şikayetlendikten sonra ben odama çıktım. Aradan birkaç ay geçtikten sonra yine Varvar beni kapının önünde karşıladı ve Afife hanımın onlara gitmediğim için beni suçladığını söyledi. Bu benim için bir fırsatdı. Afifeyi görebilecektim, yine sohbet edecektik. Uzun zaman geçti ve en sonunda beb yine İstanbula dönesi oldum .Afifeyi ise hala aklımdan çıkaramıyordum. İstanbulda Afifede bizimle idi.Annele çok iyi anlaşıyorlardı.Hiç bir anne kızıyla böyle anlaşamazdı. Bir gün annemlerle bahçede oturuyorduk.Annem uykusu geldiği için eve çıktı.Afifeyle ben yanlız kalmıştık..Akşam uzun bir sohbet ettik.Fakat zaman öyle getirdiki, bir gün Afifeyi tamamen görmeyecektim.Gitmezden önce bana onu vapurad uğurlamak içinban yalvardı, fakat ben onu uğurlamağa gitmedim. Söylediğim gibi Afifeyi son zamanlarda sıs sık hatırlıyorum ve şimdi eriştiğim zirveden geriye baktığımda peri diye kabul ettiğim gittikçe asılları çiğnediğini görüyorum
KİTABIN YAZARI HAKKINDA KISA BİLGİ:
Ünlü yazarlarımızdan Reşat Nuri Güntekin 26 Kasım 1889 yılında İstanbul’da doğdu ve babası Doktor Nuri Bey’dir. Önce Çanakkale İdadisinde (lisesinde) okuyan Güntekin daha sonra İzmir’de Fransız Frerler mektebine devam etti.
Reşat Nuri, 1912 yılında İstanbul Darülfünun Edebiyat Şubesini bitirdikten sonra liselerde edebiyat, Fransızca ve felsefe okuttu. 1931 ve 1943 yılları arasında Millî Eğitim Bakanlığı müfettişi olarak Anadolu’nun çeşitli yerlerini görme fırsatı buldu.
1939 ve 1943 yılları döneminde Çanakkale milletvekilliği yaptıktan sonra 1947’de başmüfettişlik ve 1954’te Paris kültür ataşeliği (1954) yaptı.
Reşat Nuri Güntekin, hikâye, roman, gezi notları, oyun, mizah yazıları ve çeşitli konularda makaleler yazdı. İlk eseri olan “Eski Ahbab” adlı hikayesi, 1917 yılında Diken dergisinde çıktı ve sonradan kitap olarak basıldı.
Reşat Nuri Güntekin’ın Eserleri
Roman:
- Harabelerin Çiçeği (1918)
- Gizli El (1920)
- Çalıkuşu (1922)
- Dudaktan Kalbe (1923)
- Damga (1924)
- Akşam Güneşi (1926)
- Bir Kadın Düşmanı (1927)
- Yeşil Gece (1928)
- Acımak (1928)
- Yaprak Dökümü (1930)
- Kızılcık Dalları (1932)
- Gökyüzü (1935)
- Eski Hastalık (1938)
- Ateş Gecesi (1942)
- Değirmen, Miskinler Tekkesi (1946)
- Ripka İfşa Ediyor (1949)
- Kavak Yelleri (1950)
- Kan Davası (1955)
- Boyunduruk (1960)
- Son Sığınak (1961)
Hikâye:
- Gençlik ve Güzellik (1917)
- Recm (1919)
- Roçild (1919)
- Eski Ahbab (1918)
- Sönmüş Yıldızlar (1918)
- Tanrı Misafiri (1927)
- Leyla ile Mecnun (1928)
- Olağan işler (1930)
Tiyatro:
- Gönül veya İnhidam (1916)
- Babur Şah’ın Seccadesi (1919)
- Hançer (1920)
- Asker Dönüşü (1921)
- Eski Rüya (1922)
- Yaprak Dökümü (1923)
- Kır Çiçeği (1924)
- Ümidin Güneşi (1924)
- Gazeteci Düşmanı (1928)
- Şemsiye Hırsızı (1928)
- Bir Köy Hocası (1928)
- Bir Kır Eğlencesi (1931)
- Felaket Karşısında (1931)
- Gözdağı (1931)
- Eski Borç (1931)
- Ümidin Mektebinde (1931)
- İstiklal (1933)
- Vergi Hırsızı (1933)
- Bir Yağmur Gecesi (1941)
- Yol Geçen Hanı (1944)
- Ağlayan Kız (1946)
- Eski Şarkı (1951)
- Hülleci (1953)
- Tanrı Dağı Ziyareti (1954)
- Balıkesir Muhasebecisi (1955)
- Bu Gece Başka Gece (1956)
Diğer Eserleri:
- Anadolu Notları (2Cilt, 1936-1966)
- Fransız Edebiyatı Antolojisi (3 cilt, 1929-1931)
- Üç Asırlık Fransız Edebiyatı (3 cilt, 1932)