Çevre ve Toplum Konu Anlatımı ile çevresel meseleleri ve insanların çevreye olan etkilerini keşfedin. Sürdürülebilirlik, doğal kaynaklar ve toplumsal bilinç.
Çevre ve Toplum
- Doğa ile İnsan Arasındaki Etkileşim
- Doğal Afetler
Doğa ile İnsan Arasındaki Etkileşim
Doğa, başta insan olmak üzere tüm canlıların yaşam alanını oluşturur. Bu yaşam alanı; hava küre (atmosfer), su küre (hidrosfer), taş küre (litosfer) ve canlılar küresi (biyosfer) adı verilen doğal sistemlerden oluşmaktadır. İnsan da bütün faaliyetlerini bu doğal sistemler içerisinde sürdürmektedir.
İnsanlar, yaşamlarını sürdürebilmek için doğal çevre ile uyumlu yaşam tarzları benimsemişlerdir. Ancak doğal çevre insanlara farklı imkânlar sunmaktadır. Bu da insanların; beslenme, giyinme, ekonomik faaliyetler gibi özelliklerinin de farklılaşmasına neden olmaktadır. Hatta doğal çevre, insanların ten renkleri ve karakterlerinin farklı olmasına da etki etmektedir.
Örneğin soğuk iklim bölgelerinde yaşayan insanlar, yağlı ve protein ağırlıklı hayvansal besinler tüketip kalın ve kürklü kıyafetleri tercih ederler. Sıcak iklim bölgelerinde ise insanlar, sebze ve meyve ağırlıklı beslenip daha ince ve serin tutan kıyafetleri tercih ederler. Ilıman iklim bölgelerinde yaşayan insanlar da yıl boyunca değişen mevsim şartlarına göre yaşamlarını düzenlerler.
Kırsal kesimlerde yaşayan insanlar; ev yapımında nemli ve ılıman-sıcak iklim bölgelerinde ahşap, kurak ve yarı kurak iklim bölgelerinde toprak ya da kerpiç, uygun kayaç türlerinin (bazalt, kalker vb.) bulunduğu bölgelerde ise taş malzemeleri tercih ederler.
Doğal çevrenin sahip olduğu kaynaklar, ekonomik faaliyetleri etkileyebilir.
Örneğin tarım ürünlerinin çok yetiştiği bölgelerde gıda fabrikaları yaygın olabilir. Ormanlık bölgelere yakın yerlere orman ürünlerine dayalı sanayi tesisleri kurulabilir. Killi toprakların yoğun olduğu bölgelerde seramik, tuğla, kiremit ve kerpiç üretim tesisleri yaygın olabilir. Bununla beraber, ulaşım ve teknolojik imkânların gelişmesiyle ham maddeden uzak yerlerde de ilgili ham maddeye dayalı tesisler kurulabilmektedir.
Bazı tarım ürünlerinin yetiştirilmesinde iklim tipi ve yeryüzü şekilleri gibi doğal çevre koşulları belirleyicidir. Çay, fındık, kauçuk, Hindistan cevizi, turunçgiller ve zeytin gibi ürünlerin farklı iklim ve toprak özelliklerinde yetiştirilmeleri bu duruma örnek olarak verilebilir. Doğal çevre koşulları turizm faaliyetlerini de etkilemiştir. Güneşli gün sayısının fazlalığı, deniz kenarlarında yaz turizminin; yer şekillerinin yüksek ve engebeli oluşu ile kışların uzun sürmesi kış turizminin gelişmesini sağlamıştır.
İnsan, yeryüzündeki kaynaklardan en çok yararlanan varlıktır. Faaliyetlerini etkileyen doğal çevre koşullarına mağlup olmamış; varlığını sürdürme konusunda kendisine sunulan ilim, kabiliyet, mücadele gibi özellikleri kullanmasını bilmiştir. Böylece yaşadığı çevrede zorlukların üstesinden gelmeyi, dağ ve denizleri aşmayı, ufkunu genişletmeyi öğrenmiştir.
Örneğin sıcak iklim şartlarında yetiştirilebilecek tarım ürünleri (muz, pirinç vb.), gelişen teknolojik imkânların kullanılmasıyla soğuk yerlerde de (İzlanda, Kanada vb.) yetiştirilebilmektedir. Benzer şekilde kurak iklim şartlarına sahip alanlara, uzak bölgelerden boru hatlarıyla su taşınarak bu alanlarda su ihtiyacı fazla olan tarım ürünleri (mısır, pamuk vb.) yetiştirilebilmektedir.
İnsan, önceki dönemlerde doğaya bağlı bir yaşam sürerken zamanla insanın bilgi birikimi artmış ve teknolojik gelişmelerle doğada daha fazla söz sahibi olmuştur. Elverişli olmayan arazilere köprü, tünel ve viyadükler yapmış, var olan tarım alanlarını genişletmiş, yerleşilebilir yeni alanlar açmıştır. Bunun yanında barajlar yaparak akarsuları kontrol altına almış ve kanallarla denizleri birbirine bağlamıştır.
Örneğin Karadeniz kıyı kuşağı boyunca dağlar kıyıya paralel uzanır ve bu bölge oldukça engebeli bir araziye sahiptir. Bu arazi yapısı başta ulaşım olmak üzere ticaret, tarım ve diğer ekonomik faaliyetleri olumsuz etkilemektedir. Bu olumsuzluklara rağmen bu bölgede deniz doldurularak yol ve havalimanı yapılmış, eğimli arazilere tünel ve köprüler inşa edilmiş, tarım ürünlerini yetiştirebilmek için dağ yamaçlarında taraçalama yöntemi ile alan kazanılarak olumsuz etkiler azaltılmıştır.
Ancak insan, ihtiyaçlarını karşılamak için doğaya yapmış olduğu bazı müdahaleler ile çevre sorunlarına da neden olmaktadır. Tarım alanlarının amaç dışı ve yanlış kullanılması ya da bitki örtüsünün tahrip edilmesi ile erozyon riski ortaya çıkmaktadır. Hızlı ve plansız şehirleşme, sanayi kuruluşlarının kontrolsüz şekilde artması hava, su ve toprak kirliliğini de beraberinde getirmektedir. Bunun yanında atmosfere bıraktığımız sera gazları yüzünden küresel ısınma hızlı bir şekilde artmaktadır. Yapılan bu müdahaleler, doğayla birlikte insan yaşamını da olumsuz etkileyebilmektedir.
Doğal Afetler
En geniş anlamıyla afet insanlara zarar veren olaylardır. Doğal afet ise can ve mal kaybına yol açan doğal olaylardır. Bu doğal olayların oluşumunda insanların da etkisi olabilmektedir. Bu tür afetlere beşerî afet diyoruz. Bunlara örnek olarak, kazalar, kontrol edilmeyen nükleer etkinlikler, terör eylemleri, hava, su kirliliği, erozyon, heyelan, yangınlar, küresel ısınma verilebilir. İnsanların yaşamadığı alanlarda görülen olaylar can ve mal kaybına neden olmadığından afet kriterine girmemektedir.
Doğa olaylarının doğal afete yol açmasında iki faktör etkilidir.
- Doğa olayının uç değerlerde (ekstrem) olması: İnsanların bulunduğu yerdeki doğa olayının büyüklüğü, olayın afet hâline dönüşmesinde etkili olur. Gemileri karaların içlerine kadar sürükleyen tsunaminin, otomobilleri havalandıran bir hortumun, uzun süren kuraklığın veya 9,0 büyüklüğündeki bir depremin insan ve beşerî yapılar üzerindeki etkisi çok daha fazladır.
- İnsanların doğal afet bilinci: Doğa olaylarının doğal afete dönüşmesinde insanların doğal afetler karşısındaki farkındalığı ve davranışları önemli ölçüde etkili olmaktadır. Doğal ortamdan nasıl yararlanıldığı, beşerî ve ekonomik faaliyetler için yer seçimi, doğa olaylarının afete dönüşmesinde çoğu zaman asıl belirleyici olandır. Kısaca, yaşanılan yerde doğal afet risklerini dikkate almadan yapılan faaliyetler doğal afetlere zemin hazırlar.
Doğal Afetlerin Genel Özellikleri:
- Oluşumları doğa olayları ile ilişkilidir.
- Can, mal ve doğal kaynak kaybına yol açarlar.
- Kısa zamanda (aniden) meydana gelmesi.
- Başladıktan sonra insanlar tarafından engellenememesidir.
- Bir doğal afet başka bir doğal afetin oluşmasına neden olabilir.
Bazı afetlerin nerede ve ne zaman olabileceği tahmin edilebilmektedir. Örneğin; depremin fay hatları üzerinde daha fazla olduğu bilinmektedir. Kaya düşmesi, heyelan, çığ, sel olaylarının nerelerde daha çok görülebileceği bilinmektedir.
Bazı olaylar normal ölçülerde, normal zamanlarda oluştuğu zaman zarara neden olmadıkları halde şiddetlerinin fazla olduğu zamanlarda afet niteliği kazanmaktadırlar. Örneğin iç ve Doğu Anadolu’da kış mevsiminde meydana gelen don olayları zarara yol açmazken ilkbahar mevsiminde meydana gelen don olaylarından tarım ürünleri çok büyük zarar görmektedir. Bazı afetler arkasından diğer afetleri de tetikleyebilmektedir. Örnek olarak, sel ve su baskınlarından sonra görülen salgın hastalıklar, depremlerden sonra görülen yangınlar, heyelanlar verilebilir.
Erozyon, hem meydana gelişinin uzun süreli olması ve başladıktan sonra insanlar tarafından engellenebilir olma özelliğiyle afet dışında kalmaktadır. Ülkemizde çok önemli etkileri olduğundan bu konuyu da afetler kapsamında inceleyeceğiz. Bazı afetlerin etkileri hemen görüldüğü gibi bazı afetlerin etkileri de zamanla ortaya çıkmaktadır. Depremin, selin, çığ’ın etkisi hemen görülürken, kuraklığın etkisi zamanla kendini göstermektedir.
NOT: Doğal afetler, ülkelerin ekonomik gelişmişlik düzeylerine göre farklı ölçüde etkili olmakta, aynı tür doğal afetlerden gelişmemiş ülkeler daha fazla zarar görmektedir. Üretimde azalma, kişi başına düşen milli gelirde azalma, ihracatta azalma ülke ekonomisini çok olumsuz etkilemektedir.
Sık meydana gelen doğal afetler arasında; depremler, sel, kasırga, volkanik patlamalar, insan kökenli felaketler arasında; nükleer kazalar, kimyasal kazalar, trafik kazaları ve yangınlar sayılabilir.
Oluşumlarına Göre Doğal Afet Türleri
Jeolojik: Derprem, Volkan, Tsunami
Meteorolojik: Fırtına, Kuraklık, Çığ
Hidrolojik: Sel, Taşkın
Jeomorfolojik: Kütle Hareketleri, Erozyon
Oluşum kökenlerine göre doğal afetleri üçe ayırabiliriz.
- Yer kökenli doğal afetler (deprem, tsunami, volkan püskürmesi vb.)
- Atmosfer kökenli doğal afetler (fırtına, sel, don, dolu, aşırı kar, çığ, yıldırım düşmesi, iklim değişikliği vb.)
- Biyolojik kökenli doğal afetler (salgın hastalıklar, böcek istilası vb.)
Ayrıca doğal afetleri oluşumlarına göre hızlı gelişenler (deprem, çığ, dolu, sel, tornado vb.) ve yavaş gelişenler (kuraklık, erozyon, çölleşme vb.) olarak da ikiye ayırabiliriz.
Afetlerin doğurduğu doğrudan sonuçlar
- Can kaybı
- Konut hasarı
- Toprak kaybı
- Tarımsal ürün kaybı
- Ulaşım yapılarının tahribi
- Haberleşmenin kesilmesi
Afetlerin doğurduğu dolaylı sonuçlar
- Işsizlik
- Psikolojik etki (panik, korku)
- Salgın hastalık
Doğal afetlerin büyüklüğü; genel olarak doğa olayının neden olduğu can kayıpları, yaralanmalar, yapısal hasarlar ve yol açtığı sosyal ve ekonomik zararla ölçülmektedir. Bu zararlar içinde en çok dikkate alınan ise doğal afetin ortaya çıkardığı can kaybıdır.
Dünya’da 2006-2015 yılları arasında en çok yaşanan doğal afet türü, kayda geçen doğal afetlerin %50’sine karşılık gelen sel ve taşkın olmuştur. Buna karşılık aynı dönemde doğal afetler sonucu yaşanan ölümlerin %58’i deprem ve tsunami sonucu meydana gelmiştir.