KİTABIN ADI Damga
KİTABIN YAZARI REŞAT NURİ GÜNTEKİN
YAYIN EVİ İNKILAP ve AKA BASIMEVİ
SAYFA SAYISI 143
KİTABIN KONUSU:
Âşık olan bir delikanlının sevdiği kız uğruna hayatı boyunca hırsız damgasına vurulması ve bundan dolayı gelişen olayları anlatır.
KİTABIN ÖZETİ:
İffet hep abisinden farklı olmak ister. Bunu ilk anlayan Mahmut Efendi İffet’i hep Muzaffer’den ayrı sever. İffet, Kamiyap Kalfa sayesinde haftada iki gün Paşa babasından habersiz mahalle okuluna gider, oradaki çocuklarla arkadaşlık eder. Yazları ise Karamürsel’de Damlacık Çiftliğinde oturan Hatice halasında geçirir. Burada geçirdiği iki ay onun için çok farklıdır. Özellikle halasının anlattığı hayaletli değirmen öyküsünden çok etkilenir. Bu hikâyede; “birbirini çok seven Fatma ve İsmail, İsmail’in askere gitmesiyle ayrılırlar. Fatma İsmail’i iki yıl bekler ama çevresindekiler İsmail’in Yemen’e gittiğini ve oraya gidenin yaşama ihtimalinin çok az olduğunu söyleyerek Fatma’yı Gaffar Ağa’ya verirler. Aradan zaman geçtikten sonra İsmail Yemen ‘de n döner ve Fatma ‘nın evlendiğini öğrenir. Yalnız ikisi de hala birbirlerini çok sever. Bunun üzerine geceleri değirmende buluşmaya başlarlar. Birgün basılmak üzereyken İsmail, Fatma’nın namusunu kurtarmak için değirmenden kendisini soğuk sulara atar ve cesedi bile bulunamaz.”
İffet bu masaldan çok etkilenir ve bu masal ona sevilen kadın için kendini feda etmeği öğretir.
İffet büyür, abisi hünkâr yaveri olur ve sırma kordonlar takar. İffet’ babası idadi mektebe verir. İffet’in mektepte hürriyetçi ve meşrutiyetçi bir Celal Abisi vardır. Celal’i çok seviyor ve duygularını saklamayıp açıklıkla savunduğu için saygı duyar. Yalnız okuldaki bir öğretmeninin ihtilal ve meşrutiyetten söz etmesi üzerine tevkif edilmesi İffet’i’ okuldan ayrılmasına neden olur.
Kısa bir zaman sonra Meşrutiyet ilan edilir ve İffet’in babası Halis Paşa görevden atılır. Midilli’ye sürgün edilir. İffet’te babasıyla iki buçuk yıl Midilli’de yaşar. Babasının vefatından sonra İstanbul’a döner ve muallim olarak bir evde çalışır. Evin sessiz ve güzel hanımı olan Vedia Hanım ile arasında bir ilişki doğar. Geceleri deniz kenarında buluşurlar. İffet her gece kayıkhane harabesinde Vedia’yı bekler. Vedia on beş yaşındaki kız çocukları gibi ihtiyatsız davranır ve bir gün yakalanma ihtimali bile akıllarına gelmez. İffet Vedia’ a “Damlacıktaki su değirmeninin masalını anlatır. Bir köy delikanlısının sevdiğini ele vermemek için yaptığı fedakarlığını bir gün kendisinin de yapabileceğini söylerdi. Bir gün yine ihtiyatsızca davranırken basılırlar ve İffet aynen değirmendeki masaldaki gibi sevdiği kadının namusunu kurtarmak için hırsız damgası yapar.
Değirmendeki masal en sonunda İffet’in başına gelir. Sevdiği kadın uğruna kendisi hayatı boyunca hırsız damgasına vurulur. Zorla haneye tecavüz ve hırsızlık suçlarından dolayı altı ay hapse mahkûm olur. Celal’in sayesinde iyi bir koğuşa verilir.
Bir mayıs günü Vasif Efendi ile hapisten çıkar. İffet dışarıda kendini iyi hissetmez. Ne yapacağını şaşırır. Birkaç gün tanıdıklarında kaldıktan sonra ucuz bir oda kiralar. Hapisten çıktıktan sonra Celal, İffet için yalnız bir arkadaş değil, adeta bir baba olmuştur. İffet’in Hatice Halası kadar çok sevdiği bir Fahriye Yengesi vardır. Birgün Muzaffer’den yengesinin durumunun iyi olmadığını haber alır ve zorunlu olarak Fahriye Yengesini görmeye gider, Fahriye Yenge onu çok iyi karşılar ve bir istekte bulunur:”400 bin lirasını bankaya yatırmasını ister” İffet çok şaşırır. Çünkü, kendi abisinin bile kendisine güveni kalmamıştır. İffet bu parayı çaldırma korkusuyla bankaya yatırır. Böylelikle İffet’in kendine güveni gelmeye başlar. Celal, İffet’e iş bulur. Görüşmek iççin giden İffet ilk iş görüşmesinde büyük bir ümitsizliğe kapılır. Kendisinden istenen gümrükten, eşya çıkarmasıydı.” Yarın gelirim “diye mağazadan ayrılır. Âmâ bu olayın tesiri günlerce üstünden atamaz, namuslu bir iş bulmakta ki ümidi giderek azalır.
Yaz bitiyordu ve İffet hala iş bulamaz. Elinde ne varsa satar, bazı geceler aç yatardı. Ev kirasını ödemek için en son babasının yadigarı olan altın saati bile satar. En sonunda Celal, İffet’e Hukuk-I Milliye gazetesinde iş bulur. İffet bundan çok mutlu olur ve yorulmadan çalışmaya başlar. Çevresindekiler artık rahatsız olmaz çok kısa zaman sonra gazete bütün İffet ve arkadaşları Telgraf Gazetesi ‘nde çalışmaya başlar. Fakat kısa zaman sonra Telgraf gazetesinden de ayrılır, yine aç ve açıktadır. Celal geçinemeyip Konya’ya gider. İffet ayda bir Muzaffer abisinin gönderdiği parayla ev kirasını öder.
Birgün sokakta yürürken Celal’e rastlar. Celal Konya’da avukatlık görevinden ayrılıp, ticarete başlar ve İffet’e de kendi şirketinde bir iş verir. Bundan sonra İffet’in işi şehirler arası yolculuklarda mal taşımaktır. İffet yeni yüzler, yeni insanlar tanıdıkça hayata bağlılığı artmakta yaptığı işten memnun kalmaktadır. Yolda gördüğü insanlara yardım etmekte ve ihtiyaçlarını karşılar. Yine kötü hava şartlarında İzmir’den İstanbul’a hareket eder. Tren Afyon’da hareket edemez duruma gelir. Dışarı çıkar ve kendisinden hasta annesi için yardım isteyen Rana ‘ya yardım eder. Rana masum ve çocuksu bir kızdır. İffet Rana’dan çok hoşlanır, yalnız yediği damga yüzünden Rana’dan uzaklaşır.
İffet uzun süre sonra Hocası Mahmut Efendi’yi görmeye gider. Mahmut Efendi’nin eşi ölmüş kendisine gelini bakar. Mahmut Efendi ile uzun uzun konuşurlar, hatıraları anarlar. Gece Mahmut Efendi’den ayrıldıktan sonra sokakta kavga eden bir kadın ve erkekle karşılaşır. Adam kadını hırsızlıkla suçlar ve polise götürmekle tehdit eder. İffet, bu kadını görünce Rana aklına gelir ve bu kadının masum olduğunu, kendisi gibi damga yediğini düşünerek, onu kendi himayesi altına almayı düşünür. Adama para vererek kızı kurtarır. Yalnız kadın hiç düşündüğü gibi çıkmaz. Bir geceyi beraber geçirdikten sonra kadın ayrılır ve İffet’in duyguları yine incinir.
Muzaffer Ağabeyinden gelen telgraf İffet’in moralini yükseltir. Telgrafta ev ve yatırımlar hakkındaki mahkemeyi kazandıkları yazar. İffet İstanbul’a döner ve eline epeyce para geçer. İstanbul’da iyi bir malikane alır. Yanında Mahmut Efendi öldükten sonra tek başına kalan gelini ve torununu alır. Eline para geçtikten sonra eski akrabaları ile tekrar görüşmeye başlar.
Birgün İffet Beyoğlu’nda dolaşırken Vedia’ya rastlar. Hiçbir şey olmamış gibi iki çift karşılıklı konuşurlar. İffet tekrardan Vedia’ya karşı duygular hisseder. Yalnız Vedia tekrardan İffet’le olmak istemez.
KİTABIN ANA FİKRİ:
Seven insanın gözünün kör olduğunu, bir anlık düşüncesiz hareketlerle kendi hayatını mahvedeceğini anlatır.
OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ:
İFFET: Olay kahramanıdır.
MUZAFFER: İffet’in abisidir. Uyuşuk, tembel, miskin, kibirli biriydi.
MAHMUT EFENDİ: İffet ve Muzaffer’e haftada iki gün ders verirdi.
HATİCE HALA: İffet’in halasıdır, elinde iki kız çocuğuyla dul kalmış ve Karamürsel’de yaşıyor.
HALİS PAŞA: İffet’in babasıdır.
CEMAL KERİM BEY: İffet’in çocuklarına ders verdiği mebustur.
VEDİA HANIM: Cemal Kerim Bey’in ikinci hanımıdır.
ŞAHSİ GÖRÜŞLER:
İnsanın yaşamı boyunca başından geçen olayları çok sade ve akıcı bir şekilde anlatan yazar tasvirlerden yararlanmış. Kullandığı eski Osmanlıcayla hikâyeye güç kazandırmıştır.
KİTABIN YAZARI HAKKINDA KISA BİLGİ:
Ünlü yazarlarımızdan Reşat Nuri Güntekin 26 Kasım 1889 yılında İstanbul’da doğdu ve babası Doktor Nuri Bey’dir. Önce Çanakkale İdadisinde (lisesinde) okuyan Güntekin daha sonra İzmir’de Fransız Frerler mektebine devam etti.
Reşat Nuri, 1912 yılında İstanbul Darülfünun Edebiyat Şubesini bitirdikten sonra liselerde edebiyat, Fransızca ve felsefe okuttu. 1931 ve 1943 yılları arasında Millî Eğitim Bakanlığı müfettişi olarak Anadolu’nun çeşitli yerlerini görme fırsatı buldu.
1939 ve 1943 yılları döneminde Çanakkale milletvekilliği yaptıktan sonra 1947’de başmüfettişlik ve 1954’te Paris kültür ataşeliği (1954) yaptı.
Reşat Nuri Güntekin, hikâye, roman, gezi notları, oyun, mizah yazıları ve çeşitli konularda makaleler yazdı. İlk eseri olan “Eski Ahbab” adlı hikayesi, 1917 yılında Diken dergisinde çıktı ve sonradan kitap olarak basıldı.
Reşat Nuri Güntekin’in Eserleri
Roman:
- Harabelerin Çiçeği (1918)
- Gizli El (1920)
- Çalıkuşu (1922)
- Dudaktan Kalbe (1923)
- Damga (1924)
- Akşam Güneşi (1926)
- Bir Kadın Düşmanı (1927)
- Yeşil Gece (1928)
- Acımak (1928)
- Yaprak Dökümü (1930)
- Kızılcık Dalları (1932)
- Gökyüzü (1935)
- Eski Hastalık (1938)
- Ateş Gecesi (1942)
- Değirmen, Miskinler Tekkesi (1946)
- Ripka İfşa Ediyor (1949)
- Kavak Yelleri (1950)
- Kan Davası (1955)
- Boyunduruk (1960)
- Son Sığınak (1961)
Hikâye:
- Gençlik ve Güzellik (1917)
- Recm (1919)
- Roçild (1919)
- Eski Ahbab (1918)
- Sönmüş Yıldızlar (1918)
- Tanrı Misafiri (1927)
- Leyla ile Mecnun (1928)
- Olağan işler (1930)
Tiyatro:
- Gönül veya İnhidam (1916)
- Babur Şah’ın Seccadesi (1919)
- Hançer (1920)
- Asker Dönüşü (1921)
- Eski Rüya (1922)
- Yaprak Dökümü (1923)
- Kır Çiçeği (1924)
- Ümidin Güneşi (1924)
- Gazeteci Düşmanı (1928)
- Şemsiye Hırsızı (1928)
- Bir Köy Hocası (1928)
- Bir Kır Eğlencesi (1931)
- Felaket Karşısında (1931)
- Gözdağı (1931)
- Eski Borç (1931)
- Ümidin Mektebinde (1931)
- İstiklal (1933)
- Vergi Hırsızı (1933)
- Bir Yağmur Gecesi (1941)
- Yol Geçen Hanı (1944)
- Ağlayan Kız ( (1946)
- Eski Şarkı (1951)
- Hülleci (1953)
- Tanrı Dağı Ziyareti (1954)
- Balıkesir Muhasebecisi (1955)
- Bu Gece Başka Gece (1956)
Diğer Eserleri:
- Anadolu Notları (2Cilt, 1936-1966)
- Fransız Edebiyatı Antolojisi (3 cilt, 1929-1931)
- Üç Asırlık Fransız Edebiyatı (3 cilt, 1932)