DEMİR GÜNEŞ SİSTEMİNE VE DOLAYISIYLA DA DÜNYAMIZA UZAYDAN GELMİŞTİR.DİĞER YAYGIN ELENMTLER GÜNEŞTEKİ NÜKLEER REAKSİYONLARLA OLUŞMUŞ OLSA DA DEMİR ELENTİNİN DİĞER YILDIZLARDAN GELDİĞİ BİLİMSEL BİR GERÇEKTİR.
Dünya üzerinde yer alan bazı madenler, tarihsel süreç içerisinde insanoğlu için oldukça önemli ve de hayatsal roller oynamıştır. Bu madenler birisi de demir madenidir. Demir, insanoğlu için geçmiş zamanlarda silah yapımında kullanılarak özellikle avcılıkta kullanılmıştır. Daha sonra savaşlarda kullanılmak üzere çeşitli silahlar geliştirilmek için kullanılan demir, medeniyet açısından bakıldığında ise en önemli rollerinden birini özellikle sanayi devriminde kazanmıştır.
Günümüz modern sanayi endüstrisinde büyük önem arz eden bir madde olan demir, bazı endüstri alanları için ham madde konumunda yer alır. Demir, bir metal olmakla birlikte periyodik cetveldeki atom numarası 26’dır. Simgesi ise Fe’dir. Bu simge, Latincede demir anlamına gelen “Ferrum” kelimesinden gelir. Özellikle sanayi alanında önemli bir madde olan demirin, bilim adamlarınca yapılan araştırmalar sonucunda daha farklı görevleri de olduğu düşünülmektedir. Demir metali, yerkabuğunda diğer metallere oranla daha fazla bulunur. Ve demirin yerkabuğundaki bu oranının, dünyanın manyetik alanına katkılarda bulunduğu ve insanoğlu için tehlikeli olan uzaydan ve de güneşten gelen radyasyonu engellemede görev aldığı belirtilmektedir. Demirin yerkabuğunda bulunma oranı yaklaşık olarak %5’dir. Yer kabuğunda en fazla oranda bulunan demir metali, uzayda da en fazla bulunan metaller arasında yer almaktadır. Demirin nasıl meydana geldiği sorusuna ise, güneş ve güneş sistemindeki gezegenlerin dünyaya geliş zamanı ile cevap verilmektedir. Gezegenlerin ve güneşin oluşumunda demirin ortaya çıkmış olduğu düşünülmektedir.
Demirin nasıl oluştuğunun sorusu, güneş sisteminin oluştuğu 4,5-5 milyar yıl öncesine dayanmaktadır. Özellik olarak her yıldızın bir ömrü bulunur ve yıldızlar ömürlerini tamamladıktan sonra büyük bir patlama meydana gelir. Güneş sisteminin de, genç tip bir yıldızın patlaması sonucunda meydana geldiği düşünülmektedir. Patlamanın ardından uzay boşluğuna dağılan bulutsu yapı, fizikte kütle çekim adını alan etki sayesinde yoğunlaşmaya başlamıştır. Patlamanın ardından sistemin merkezinde Helyum ve de Hidrojen molekülleri bir araya gelmiştir ve güneş oluşurken çevreye dağılan diğer disklerden yoğunlaşan maddelerden bir bölümü dünyayı meydana getirmiştir. Dünya oluşurken, oluşuma demir metali de katılmıştır ve dünyanın çekirdeğini nikelle birlikte meydana getirmiştir. Çekirdeği meydana getirme işlemi ise, yoğunlaşma sayesinde gerçekleşmiştir.
Bilim dünyasında big bang adı verilen ve büyük patlama anlamına gelen olayla dünyanın ve güneş sisteminin oluştuğu düşünülen olayda, demir metalinin dünyanın çekirdeğini meydana getirmiştir. Günümüzde bilim insanları, dünyanın çekirdeğinin yapısında hala nikel ve demir olduğunu tahmin ediyor olsa da, bu durum teknolojinin izin vermemesi nedeniyle kanıtlanamamaktadır. Demir elementi, Hidrojen ve Helyum gibi hafif elementlerin yakıt olarak kullanılması sonucunda oluşan ağır bir elementtir. Büyük patlamanın ardından meydana gelen ilk yıldızların çekirdeğinde termonükleer reaksiyonlar gerçekleşmiş ve de bu reaksiyonlarda Helyum ve de Hidrojen yakıt olarak kullanılmıştır.
“Süpernova” adı verilen yıldız patlamalarının ardından yıldızların çekirdeklerinde yer alan metal elementi uzayın derinliklerine saçılır. Patlama ardından yeni oluşan yıldızların ve gezegenlerin oluşumuna uzaya saçılan metal elementi de katılmaktadır. Dünya oluşumunun ilk dönemlerinde meteor yağmurlarına maruz kalmıştır. Meteorların içlerinde bulunan demir elementi, dünyaya çarpmaların ardında da yerkabuğunda kalmıştır. Yerkabuğunda en fazla oranda bulunan demir metali, gerek oluşum sırasında gerek de meteor yağmurları sonucunda yer kabuğunda katılmıştır.
Yazar: Erdoğan Gül
Benim bir düşüncem var oda demir güneştenmi geldi
Demir;
– İnsanlığın bütün sanatlarının esası,
– Beşeri terakkilerin ilerleyişlerin kaynağı,
– İnsanoğlunun kuvvetinin merkezinde yer alır.
İnsan eliyle yapılan şeylerin büyük bir çoğunluğu, doğrudan veya dolaylı olarak demirle alakalıdır. Evler onunla bina edilir. Gıdalar demir aletler kullanılarak hazırlanır. Elbiseler demir aletler ile kesilir, dikilir. Devletler demirle saltanatlıklarını devam ettirir. Savaşlar eskiden beri demir hammaddesinden üretilen silahlarla yapılır. Öyle ki demire hakim olan dünyaya hakim olur. İşte bunlar gibi çok önemli görevler görmesine işareten Kur’an’da “Demiri indirdik. Onda çetin bir sertlik ve insanlar için birtakım menfaatler vardır.” denilmiştir.
Ayette “İnsanlar için yerden demiri çıkarttık” denilmeyip “Demiri indirdik” denilmesi, demirin tümüyle nimet olmasına işaret eder. Benzeri bir durumu koyun-keçi sığır ve deveyle ilgili olarak bunlardan birer çiftin indirildiğini bildiren ayette de görürüz. (Zümer,6 )
Bu hayvanların etinden, sütünden, kılından, derisinden yararlanıldığı gibi günümüzde kemiklerinden, kanlarından hatta gübrelerinden istifade edilebilmektedir.
İşte, bunlar tecessüm etmiş nimet ve rahmet olmaları sebebiyle “nimet” le aynı kökten gelen “enam” ismi verilmiştir.
Yine, yağmurun indirilmesi “inzal” ile ifade edildiği gibi, tüm bu hayvanların hem de demirin insanların istifadesine sunulması “inzal” ile ifade edilmiştir. Nasıl ki yağmur-ışık-sıcaklık semavî birer nimettirler, gökten gönderilirler. Öyle de bu mübarek hayvanlar ve sert demir aynı şekilde en büyük nimetlerden olup insanoğlunun hayatında çok mühim yerler işgal ederler.
Konumuzla alakalı mühim bir yün de şudur : “İnzal” ifadesi her zaman “indirmek” manası taşımaz. Bazı zaman da “ikram-ı lütuf” gibi manalar ifade eder. Mesala, uzaktan gelen misafire daha gelir gelmez yapılan ikrama “nüzul” denilir. Al-i İmran 198 , Kehf 102 ve 107, Secde 19, Saffat 62, Fussilet 32 Vakıa 56 ve 93’de kelime ikram etmek ziyafet vermek anlamında kullanılmıştır.
Dolaysıyla “inzal” kelimesi “ikram” anlamına da gelebilmektedir. (Doç. Dr. Şadi Eren)
Bazı müfessirler buradaki “indirdik” kelimesinin Arap diline göre “yarattık” mânâsına da gelebileceğini ifade etmişlerdir. Son devir müfessirlerinden Tantavi, 26 ciltlik ansiklopedik tefsirinde ayetteki bu “enzelna = indirdik” kelimesinin dünyanın ilk zamanlarına işaret olduğunu ve demirin buhar halindeyken yağmur gibi gökten inişinin ancak yeryüzünün ilk zamanlarında sözkonusu olabileceğini beyan ederek, bu ayetin ilmi icazından bahsetmiştir. Yer küremizin milyarlarca sene önce bir ateş parçası olduğunu ve zamanla soğuyarak kabuk bağladığını ve yer merkezinin hâlâ binlerce derecelik ateş kütlesi halinde bulunduğu artık kesin olarak bilinmektedir.
Dünyanın yaratılışı hakkındaki nazariyelerden biri ve kuvvetlisi olanı; arzın, başlangıçta küçük zerrelerin sıkışması ile meydana gelmiş olan soğuk bir kütleden ibaret olduğudur. Daha sonra bu kütle içerisindeki radyoaktif maddelerin tesirinde kalan bu zerreler, bütünüyle veya kısmen ergimiş ve daha sonra meydana gelen soğumalar neticesi yer kabuğu yaratılmıştır.
Halond, yaratılış süresini üç devreye ayırırken, birinci devre dünyanın ilk anlarına tekabül eder. Bu devrede ergimiş haldeki serbest demir mantonun üst seviyelerinde bol miktarda bulunmaktadır.
İkinci devrede demir, montonun üst seviyelerinden derinlere göç etmiştir. Bu da demirin yukarıdan aşağılara indirildiğini (inzal edildiğini) ifade etmektedir.
Selam ve dua ile…
Sorularla İslamiyet
Allahuekber!..