KİTABIN ADI Ekmek Elden Su Gölden
KİTABIN YAZARI REFİK HALİD KARAY
YAYIN EVİ İNKILAP KITABEVİ
SAYFA SAYISI 231
KİTABIN KONUSU:
Kitapta eski soylu zengin bir ailenin torunu olan Ferhan’ın tekrar o zenginliğe kavuşmak umuduyla Duranbeylilerin ablak oğlu Saim ile evlenip pişman oluşu anlatılmaktadır.
KİTABIN ÖZETİ:
Iki arkadaş mühendis Asaf Bey ve mimar Armenak Efendi Büyük Otel’de akşam çayını içmek içn otururlar. Sohbet ederlerken otele Duranbeylilerin kadınları gelir.
Duranbeyliler, zamanında Duran Beyin Doğu Anadolu’dan kan davası nedeniyle güneye göçmüş orada toprakları sahiplenmiş, devlete karşı koymuş ve topraklarında halka sözünü geçirmiş. Öldüğünde çocuklarına çok fazla toprak bırakmış. Çocuklarından tek erkek Nazir Bey bu sıkılığı sürdürememiş. Üç kız ve üç erkek çocuğu olmuş.
İşte biraz önce gördükleri o güzel kızlar Nazir Beyin torunları ve torunlarının eşleridir. Başlarında bir kadın vardır. Bu Şahende Hanımdır. Üç kızı ve üç gelini ile otele gelip çaylarını içerler, havalarını atarlar. İki arkadaş da gelinler arasından Ferhan’ı çok güzel bulurlar. Ferhan sarışın, balık etli, güzel bir kızdır. Fakat Duranbeylilere yeni katıldığı için sosyete hayatına daha ayak uyduramamıştır. Gelinler haricindeki kızlar da kardeş değil, kardeş çocuklarıdır. Nezire aralarında en zeki olanıdır. Asaf Beye amca der ve Asaf Bey de bundan çok hoşlanır. Çünkü Nezire çok güzel bir kızdır. Nezire ile biraz sohbet ettikten sonra, Nezire akşam bir davete konuk olduklarını ve yanından ayrılır. Duranbeyliler kadınlar kolu otelden topluca ayrılırlar.
Davet dayı dedikleri uzaktan bir akrabanın evindedir. Evde yemek yendikten sonra bir gazinoya eğlenmeye giderler. Gazinoda tesadüfen iki yaşlı arkadaş da eğleniyordu. Onların acemiliklerini gülerek izlerler. Dayı çok hızlıdır, sırayla bütün kızları dansa kaldırır. Her seferinde Şahende Hanım alınmasın diye iltifatlar yağdırır. Ferhan dayıdan çok hoşlanır. Kocasına fiziken benzemesi onu etkiler ama kocasından daha kültürlü olduğu için onu kocasından daha iyi bulmuştur.
Eve döndüklerinde kızlardan Ferhan’a rehber olan Nebile’nin de dayının ondan hoşlandığını söylemesi, onu daha da çok sevindirir.
Sabah kalktıklarında evin halini gören Ferhan Duranbeylilerin pasaklılıklarına alıştığı görmemezlikten gelir. Ev halkı kaktığında iki köylü eve gelir. Rasih Bey’in evden gönderdiği erzakları getirmişlerdir. Eve bırakırlar ve giderler.
O gün Ferhan annesinin yanına uğrar. Eski arkadaşı Saliha da onunladır. Ferhan bazen Saliha ile dolaşır ama onu davetlere, otellere götürmezdi. Fakat Saliha da bundan memnundur. Arada bir buluşur ve gezerler.
Akşama Ferhan yine otele gider. Otelde Nezire Asaf Bey ile oturmaktadır, Ferhan’ı da yanına çağırır. Asaf bey durumdan çok memnundur, çünkü iki güzel kızla oturup sohbet etmek ve onların güzelliklerini seyretmek ona zevk verir. Biraz sohbetten sonra iki kız masadan kalkarak Şahende Hanım’ın yanına giderler. Ferhan’ın otururken aklına çiftlik hayatı gelir. Kocasından tiksindiğini ve ne yapacağını düşünür. Çocuğu olmadan başka birini bulması gerektiğini düşünür.
Ferhan ilerleyen günlerde sosyeteye tamamen ısınır. Herkesin ağzına dolanır. Beğenenler de boldur. Bir gün gazetede fotoğrafı yayınlanır. Herkesin dilinde bu fotoğraf vardır. Şahande ve kızları çekememekten sinirlenirler, kimileri de kızı tebrik ederler. Bu sıralarda Ferhan Saim’den ayrılmayı kafasına iyice koymuştur ki Numan adında bir sinemacıya âşık olur. Gizli buluşmalarla onunla evlenmeyi planlar. Avukatları hazırlarlar ve bunu aileye açıklayacağı gün, otelde Numan’ın Ankara dönüşü yaptığı kazada vefat ettiği haberini alınca bayılır ve şuurunu kaybeder. İki ay sonra hastaneden çıkarıldığında geri dönmemek üzere ailecek çiftliğe giderler.
Aradan altı ay geçtiğinde Numan’ın babası Osman Bey Saliha’yı bulur, Ferhan hakkında bilgi alır. Saliha, Ferhan’ın Numan ölmeden önce yeni hamile olduğunu söyler ve şu anda da altı aylık hamile olduğunu söyler. Osman Bey Saliha’dan çiftliğe onun yanına gitmesini ve Saliha’ya orada ev yaptıracağını söyler. Ferhan’a yardım etmesini ister. Saliha bu teklifi kabul eder.
İki yaşlı Asaf Bey ve Armenak Efendi her zaman olduğu gibi otelde oturmuş çaylarını içerlerken, içeriye üç tane kız gelir. Bunlar yine Duranbeylilerdendir ve Asaf Bey “Bir kafile gelir, bir kafile gider. Nasıl ki Duranbeylilerin çoğu ortadan kayboldu.” der.
KİTABIN ANA FİKRİ:
Çok fazla para belli bir süre mutluluk getirir fakat; bütün mutlukları yanında getirmez. Hatta fazlası hüzün de getirebilir.
OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Kitapta olaylar en küçük ayrıntısına kadar anlatılmıştır. Çok sürükleyici bir anlatım tarzı vardır. Olaylarda bir abartı yoktur, hepsi mümkün olabilecek olaylardır.
FERHAN:
Sarışın, balık etli, renkli gözlü, güzel bir kızdır. Eski bir zengin ailenin torunudur. Duran beylilerin son gelinidir.
SAİM:
Biraz ablak fakat çok da tipsiz değil, suskun, sakin bir gençtir. Babası Rasih Bey’in verdiği paralarla hayatını geçindirir.
NUMAN:
Çok yakışıklı ve atletik vücutlu, genç bir delikanlıdır. Sinema yapım şirketinin sahibidir. Çalışkan ve zekidir. Sosyete hayatına pek düşkün birisi değildir.
ŞAHANDE HANIM:
Dura beylilerin hanımıdır. Bir sonradan görmedir. Herkesi tersler ve azarlar. Fakir insanları ve uşakları hor görür.
KİTABIN YAZARI HAKKINDA KISA BİLGİ:
1888 yılında Beylerbeyi’nde doğan Refik Halid, 18. yüzyıl sonlarında bir kolu Mudurnu’dan İstanbul’a göçen Karakayış ailesindendir. Galatasaray Sultanisi ve Mekteb-i Hukuk’da okuyan yazar, meşrutiyet sıralarında gazeteciliğe başlamıştır. Kısa sürede üne kavuşmuş, Fecri Ati edebiyat topluluğunun kurucularından olmuştur. Kirpi adıyla taşlamaları ve siyasal yazıları sonucu İttihat Terakki hükümetince Anadolu’nun çeşitli illerinde 5 yıl sürgüne gönderilmiş, ancak 1. Dünya Savaşı’nın son yılı İstanbul’a dönebilmiştir. Dönüşünde Robert Kolej’de öğretmenlik, Sabah Gazetesi başyazarlığı, iki kez Posta-Telgraf Genel Müdürlüğü yapan yazar Aydede adlı mizah dergisi de çıkarmıştır.
Bazı siyasal davranışları yüzünden memleketten ayrılmak zorunda kalan yazar, Halep’e yerleşerek Vahdet gazetesini çıkarmış, Hatay’ın Türkiye’ye bağlanmasında yazları ve çalışmaları ile katkıları olmuştur.
1938’de yurda dönen yazar, çeşitli dergi ve gazetedeki yazıları ve 20 kadar romanı ile yaşamını sürdürmüştür.
18.07.1965 tarihinde İstanbul’da ölen yazar; tekniği, dilinin güzelliği, taşlamalarının inceliği ve tasvirlerinin kuvveti ile ün yapmış, Modern Türk Edebiyatı’nın temel taşlarından biri olmuştur.
Refik Halit Karay’ın Eserleri
Roman:
- İstanbul’un Bir Yüzü (1920)
- Ay Peşinde (1922)
- Yezidin Kızı (1939)
- Çete (1939)
- Sürgün (1941)
- Anahtar (1947)
- Bu Bizim Hayatımız (1950)
- Nilgün (3 cilt, 1950-1952)
- Yeraltında Dünya Var (1953)
- Dişi Örümcek (1953)
- Bugünün Saraylısı (1954)
- 2000 Yılının Sevgilisi (1954)
- İki Cisimli kadın (1955)
- Kadınlar Tekkesi (1956)
- Karlı Dağdaki Ateş (1956)
- Dört Yapraklı Yonca (1957)
- Sonuncu Kadeh (1965)
- Yerini Seven Fidan (1977)
- Ekmek Elden Su Gölden (1980)
- Ayın On Dördü (1980)
- Yüzen Bahçe (1981)
Diğer Eserler:
- Bir Tatlı Huzur, (biyografi) (1996)
- İçimde Kızıl Bir Gül Gibi, (deneme) (2002)
- Babama, (otobiyografi) (2002)
- Kardelenler, (araştırma) (2004)
- Sit Nene’nin Masalları (çocuk kitabı) (2008)
- Taş Duvar Açık Pencere (derleme) (2009)
- Saklı Şiirler, (şiir) (2012)
Öykü:
- Memleket Hikayeleri (1919)
- Gurbet Hikayeleri (1940)
Mizah:
- Sakın Aldanma İnanma Kanma (1915)
- Kirpinin Dedikleri (1918)
- Ago Paşa’nın Hatıratı (1918)
- Ay Peşinde (1922)
- Tanıdıklarım (1922)
- Guguklu Saat (1925)
Günce (Günlük):
- Bir İçim Su (1931)
- Bir Avuç Saçma (1939)
- İlk Adım (1941)
- Üç Nesil Üç Hayat (1943)
- Makyajlı Kadın (1943)
- Tanrıya Şikâyet (1944)
Hatıra (Anı):
- Minelbaba İlelmihrab (1946)
- Bir Ömür Boyunca (1980)