Servet-i Fünun Edebiyatı ve Fecr-i Ati Topluluğu Konu Anlatımı
Servet-i Fünun Edebiyatı (1896 – 1901)
Servet-i Fünun Edebiyatının Oluşumu:
- 1877 Osmanlı-Rus savaşı sırasında II. Abdülhamit, Meclis-i Mebusanı kapatır, idareci ve aydınların bir kısmını sürgüne, bir kısmını da değişik memuriyetlere gönderir. Böylece “İstibdat (Baskı) Dönemi” diye adlandırılan dönem başlamıştır.
- Servet-i Fünun dergisi, Ahmet İhsan Tokgöz tarafından çıkarılan, başta Batıdaki bilimsel ve teknolojik gelişmeleri işleyen bir dergidir.
- Recaizade Mahmut Ekrem, derginin yazı işleri müdürlüğüne öğrencisi Tevfik Fikret‘i getirtir.
- Recaizade, dönemin yetenekli sanatçıları olan Halit Ziya, Cenap Şehabettin, Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit, Hüseyin Siret, Hüseyin Suat, Ali Ekrem, Süleyman Nazif, Ahmet Hikmet ve Ahmet Şuayb gibi sanatçıların dergide yazmalarını teşvik etmiştir. Servet-i Fünun dergisi bu geçişlerden sonra güçlü bir edebiyat dergisi hüviyetini almıştır.
- Servetifünun sanatçıları eserlerini, “Edebiyatı cedide Kütüphanesi” adıyla yayımlamışlardır.
- Servetifünuncular, II. Dönem Tanzimat Edebiyatı sanatçısı olan Recaizade Mahmut Ekrem’in teori olarak sunduğu edebi düşünceleri kendilerine esas almışlardır.
- Servetifünun Edebiyatı sanatçıları kendilerine XIX. yüzyılın ikinci yarısındaki Fransız edebiyatçıları örnek almışlardır.
- Tanzimat sanatçıları Doğu kültürünü, Servetifünuncular Batı kültürünü daha iyi bilirler.
- Servet-i Fünun yazarları; Stendhal, Flaubert, Balzac, Goncourt Kardeşler ve Bourget gibi sanatçıların etkisiyle realizme yönelmişlerdir.
- Servetifünun sanatçıları; Alfred de Mussat, Gustave Flaubert, Honere de Balzac, Alphonse Daudet, Emile Zola, Leconte de Lisle, François Coopee, Stephane Mallarme gibi sanatçılardan etkilenmişlerdir.
- Türk edebiyatı bu dönemde içerik, üslup ve teknik bakımdan Avrupalılaşmıştır.
- Ahmet Mithat Efendi, Servetifünuncuları Sabah gazetesinde yayınladığı “Dekadanlar” makalesiyle eleştirmiştir. Dekadan, eskiye dönen, gerici anlamlarına gelir.
- Servetifünuncular, Tanzimat’la başlayan dili sadeleştirme çalışmalarına zarar vermişlerdir.
- Bazı yazarlar, Milli Edebiyat’ın etkisiyle 1920’den sonra bazı eserlerini sadeleştirerek yayımlamıştır.
- Hüseyin Cahit Yalçın’ın 1901’de yayınlanan “Edebiyat ve Hukuk” adlı çevirisi sebebiyle dergi kapatılmış , böylece Servetifünun topluluğu da dağılmıştır.
Servet-i Fünun (Edebiyat-ı Cedide) Edebiyatı Genel Özellikleri:
- Recaizade Mahmut Ekrem‘in önderliğinde Servet-i Funun Dergisi etrafında toplanan bazı gençler Tevfik Fikret‘in derginin başına getirilmesiyle edebi bir topluluk özelliği kazanır.
- Sonraları Cenap Şahabettin, Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit Yalçın, Celal Sahir Erozan, Ali Ekrem Bolayır, Halit Ziya Uşaklıgil‘in katılımıyla genişler.
- Devlet yönetiminin baskıcılığını bahane ederek toplumsal konulara eğilmediler.
- Aruz ölçüsü başarıyla kullanılmıştır. (sadece Tevfik Fikret “Şermin” adlı eserini hece ölçüsüyle yazmıştır.)
- Hep uzak ülkelere gitme hayaliyle yaşadılar.
- Sanat, sanat içindir ilkesine bağlı kaldılar.
- Nazım (şiir) nesre (düz yazı) yaklaştırılmıştır. Konu bütünlüğüne önem verilmiştir. (bkz. Mensur Şiir)
- Batı’dan soneve terza-rima gibi yeni nazım şekilleri alınmıştır.
- Şiirde parnasizmve sembolizmden; hikaye ve romanda ise realizmden etkilenmişlerdir.
- Servetifünuncular, hiç duyulmamış sözcükleri lügatlerden bulup kullanmış ve bununla övünmüşlerdir.
- Halktan kopuk sadece kendilerinin anlayabildiği bir edebiyat dili kurmuşlardır. Bundan dolayı, bu edebiyat “salon edebiyatı” olarak da nitelenmiştir.
- Anjanbmanları, en güzel şekliyle Tevfik Fikret kullanarak nazımı nesre yaklaştırmıştır. Anlamın tek mısrada bitirilmeyip şiirin bir kısmına veya bütününe yayılmasına anjanbman (ulantı) denir.
- Servetifünunculara göre her şey, şiirin konusu olabilir.
- Ahenk, uyum ve biçime önem verm işlerdir.
- Bu dönemin şairleri, gerçeklerden kaçıp hayali bir dünyaya sığınmışlardır.
- Fransızcadaki tamlamaları, mecazlı söyleyişleri ve imgeleri Türkçeye uygulamaya çalıştıklarından Arapça ve Farsça tamlamaları çokça kullanmışlardır.
- Fransız edebiyatından etkilendiler. Cümle yapıları, Fransızca cümle yapısına benzemektedir.
- Türkçenin söz dizimine uymayıp devrik, eksiltili ve uzun cümleler kullanmışlardır.
- Yapıtlarında ruhsal bunalım, karamsarlık, umutsuzluk, bıkmışlık, memnuniyetsizlik havası açıkça sezilir.
- Konularını İstanbul’dan, kişilerini de daha çok tahsilli, okumuş, maddi kaygıları olmayan üst kesimden seçmişlerdir.
- Bu dönemde öykü ve roman türünün en önemli temsilcisi Halit Ziya Uşaklıgil, şiir türünün Tevfik Fikret ve Cenap Şehabettin‘dir.
- Batılı anlamda birçok türün en güzel örnekleri bu dönemde verilmiştir.
Servetifünun Edebiyatı Şairleri:
- Tevfik Fikret
- Cenap Şehabettin
- Celal Sahir Erozan
- Süleyman Nazif
- Hüseyin Siret Özsever
- Ali Ekrem Bolayır
- Hüseyin Suat Yalçın
- Sülayman Nesip
- Faik Ali Ozansoy
- İsmail Safa
Servetifünun Edebiyatı Yazarları:
- Halit Ziya Uşaklıgil
- Mehmet Rauf
- Hüseyin Cahit Yalçın
- Ahmet Hikmet Müftüoğlu
- Safveti Ziya
- Ahmet Şuayp
- Ahmet Reşit vd.
SERVET-İ FUNUN EDEBİYATININ SANATÇILARI
TEVFİK FİKRET (1867-1915)
- Tevfik Fikret, kendi akımının ve Türk edebiyatının en önemli şairlerindendir.
- Edebiyatımızın biçim ve içerik bakımından yenileşmesinde etkin rol oynayan sanatçılardandır .
- Batı edebiyatı nazım biçimleri olan sone, terzarima ve triyoleyi başarıyla kullanmıştır.
- Serbest müstezatı, Türk edebiyatına yerleştirmiştir. Şiiri düz yazıya yaklaştırmıştır.
- Aruz ölçüsünü Türkçeye başarıyla uygulamıştır.
- Şiirlerinde musiki ve şekil kusursuzluğunu yakalamıştır.
- Fen, bilim, teknik onun kalemiyle şiirimize girmiştir.
- Parnasizm akımından etkilenmiştir.
- Şermin adlı eserinde hece ölçüsünü kullanmıştır.
- Başlangıçta şarap, aşk, bahar, aile, sanat, ruh sıkıntısı gibi bireysel; dergi kapandıktan sonra, devletsizlik, haksızlık, rüşvet, yoksulluk, dilencilik gibi toplumsal konuları da işlemiştir.
- Servet-i Funun’dan sonra herhangi bir topluluğa katılmamış, bazı sosyal şiirler yazmıştır.
- Türk edebiyatında ilk defa İstanbul’u eleştiren şair olmuştur. (Sis şiiri)
- Mehmet Akifile atışmışlardır. Oğlu Amerika’ya okumak için gider; ancak papaz olur.
- Eserleri: Rubab-ı Şikeste, Haluk’un Defteri, Rubab-ın Cevabı, Tarih-i Kadim, Doksan Beşe Doğru, Şermin…
HALİT ZİYA UŞAKLIGİL (1866-1945)
- Halit Ziya Uşaklıgil, birçok edebi türde eser vermesine rağmen asıl ününü romanlarda bulmuştur.
- Batılı anlamda ilk büyük roman ve hikaye yazarımızdır.
- Servetifünuncuların en yetenekli nesir yazarıdır.
- Sanatlı bir söyleyişi, iyi bir gözlemciliği vardır.
- Romanlarında üst tabakanın hayat özelliklerini işlemesine rağmen hikâyelerinde sıradan insanları işlemiştir.
- Realizmve natüralizmi benimsemiştir.
- Eserleri teknik açıdan kuvvetlidir, bu yönüyle romancılığımızın üstadı sayılır.
- Şiirleri düz yazıya oldukça yakındır. O Mensur şiir yazan ilk sanatçımızdır.
- Aşk-ı Memnu teknik bakımından en sağlam romanıdır.
- Eserlerinde Arapça ve Farsça kelimeleri çokça kullandığı için eleştirilmiştir.
- Fransızcadan etkilendiğ i için cümleleri Fransızca cümle yapısıyla benzerlik gösterir.
- Sonradan bazı eserlerini sadeleştirerek tekrar yayınlamıştır.
- Eserleri: Aşk-Memnu, Mai ve Siyah, Kırık Hayatlar, Bir Ölünün Defteri, Aşka Dair, Kâbus…
CENAP ŞAHABETTİN (1870-1934)
- Cenap Şahabettin, “sanat, sanat içindir” görüşünü benimsemiştir.
- Halk arasında birçok dizesi atasözü gibi kullanılmaktadır.
- Dilini süslemiş, kelime oyunları bol, söz sanatları oldukça fazla kullanmıştır.
- Şaire göre “şiir kelimelerle resim yapma işidir.”
- Eserleri: Hac Yolunda, Evrak-ı Eyyam, Tamat, Nesr-i Harp, Nesr-i Sulh, Afak-ı Irak Tiryaki Sözleri.
MEHMET RAUF (1876-1931)
- Mehmet Rauf, ilk psikolojik romanımız olan “EYLÜL“ü yazmıştır.
- Çok fazla bir edebi kimliği yoktur.
- Halit Ziya’nın etkisinde kalmıştır.
Serveti Fünun Edebiyatı Diğer Yazar ve Şairleri:
- Hüseyin Cahit Yalçın
- Ahmet Hikmet Müftüoğlu
- Süleyman Nazif
- Ali Ekrem Bolayır
- Faik Ali Ozansoy
- İsmail Safa
- Ahmet Reşit Rey
- Hüseyin Siret Özsever
SERVET-İ FUNUN DÖNEMİNİN BAĞIMSIZ İSİMLERİ
- Bu dönemin bağımsız sanatçıları, Servetifünun’un sanat anlayışını benimsememişlerdir.
- Şiir, hikaye, roman ve tiyatro türünde eserler vermişlerdir.
- Genel olarak aşk konusunu işlemişlerdir.
- Eserlerindeki psikolojik tahlillerde başarısızdırlar.
- Bu dönemin en tanınmış bağımsız sanatçıları; Hüseyin Rahmi Gürpınar ile Ahmet Rasim’dir.
- Roman ve hikaye alanında Fatma Aliye Hanım, Mustafa Reşit, Saffet Nezihi, Güzide Sabri, Vecihi diğer bağımsız sanatçılardandır.
- Bağımsız sanatçıların bir kısmı Namık Kemal’den diğer kısmı Ahmet Mithat Efendi’den etkilenmişlerdir.
- Şiirde Rıza Tevfik Bölükbaşı, Mehmet Emin Yurdakul, Mehmet Akif Ersoy, Mehmet Celal, Nigar Hanım dönemin bağımsız sanatçılarındandır.
HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR (1864-1944)
- Hüseyin Rahmi Gürpınar, Realist–natüralist bir yazardır.
- Toplum için sanat görüşündedir.
- Hemen her şey onun eserlerine konu olmuştur.
- Mizaha, günlük konuşmalara çok sık başvurmuştur.
- Ona göre roman sokağın aynasıdır.
- Yabancı hayranlığı, mürebbiye takıntısını, kadın dedikodularını eserlerinde sıkça işlemiştir.
- Eserleri İstanbul merkezlidir. Anadolu yoktur.
- Eserleri: Şık, Mürebbiye, İffet, Şıpsevdi, Gulyabani, Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç, Ben Deli Miyim? Nimetşinas
AHMET RASİM (1865-1932)
- Ahmet Rasim, eserlerinde ele aldığı kişilerin geleneklerinden, göreneklerinden, inançlarından bahsetmiştir.
- Yapıtlarında sohbet havası vardır.
- Servet-i Fünundan uzak durmuştur, Ahmet Mithat Efendi‘nin edebi çizgisini izlemiştir.
- Eserlerinde yaşadığı döneme ait ayrıntılı bilgiler vermiştir.
- Kadın-erkek ilişkileri konusunu eserlerinde katı ahlakçı bir tutumla işlemiştir.
- Şarkı da bestelemiştir…
- Başlıca eserleri: Hamamcı Ülfet (1922), Fuhş-ı Atik (1924), İki Güzel Günahkar, Afife, Kitabe-i Gam, Şehir Mektupları, Falaka, Muharrir Şair Edip, Ramazan Sohbetleri, Menakıbı İslam, Eşkali Zaman, Ciddü Mizah, Gülüp Ağladıklarım, Muharrir Bu Ya, Osmanlı Tarihi, İki Hatıra Üç Şahsiyet, İstibdattan Hakimiyeti Milliyeye, Romanya Mektupları
MEHMET AKİF ERSOY (1873-1936)
- Mehmet Akif Ersoy, sanatı toplum için kullanmıştır.
- Mücadeleci fikir adamıdır.
- Hayatı, olduğu gibi edebiyata yansıtmıştır.
- Aruzu başarıyla kullanmıştır.
- Epik -lirik şiiri ustaca kullanmıştır.
- İslam birliği (ümmet bilinci) ni yerleştirmek için uğraşmıştır.
- Tek eseri “SAFAHAT“tır.
Fecri Âti Edebiyatı (1909-1912)
24 Temmuz 1908’de ilan edilen II. Meşrutiyet’ten sonra ülkede canlı ve hareketli bir edebiyat hayatı başlamıştır. Edebiyatta ki bu canlılık aslında ülkede II.Meşrutiyet’in getirdiği özgürlük ortamı içinde her türlü fikrin serbestçe tartışılabilir hale gelmiş olmasındandır. II.Meşrutiyet’in ilanından sonraki devirde edebiyatımız biraz da Abdülhamid’in baskılı rejiminden kurtularak imparatorluğu çepeçevre saran siyasi olayların içine girmiştir.
Bu yılların edebiyat ortamında edebiyata hevesli İstanbul gençlerinden bir grup 1909 da Fecr-i Ati adında bir topluluk kurarlar. Ülküleri Servet-i Fünun topluluğuna benzeyen fakat onlardan daha ileri bir edebiyat topluluğu meydana getirmektir. Bu sanatçılar da tıpkı Edebiyatı Cedideciler gibi Servet-i Fünun dergisini kendi eser ve görüşlerini yazacak bir organ saymışlar, edebiyatta yapmak istediklerini de bir bildiri ile açıklamışlardır.
Bu bildiride yeni görüşün hangi prensiplere sahip olduğu ve çizilmiş bir hedefe benzer hususlar yoktur. Edebi bir görüşün belirtilmesinden çok,genç edebiyatçıların birlikte hareket edecekleri ve topluca çalışıp yazacakları açıklanmıştır. Önemli bir prensip ortaya koyamayan ve Servet-i Fünuncular kadar etkili bir ekol olamayan Fecri Ati topluluğunun daha sonraları ortaya çıkan gaye ve prensibi şöyle özetlenebilir: “Sanat, şahsi ve muhteremdir.”
Ne var ki topluluğun üyelerinin hem yaş olarak çok genç olmaları, hem kültür yönünden oldukça zayıf bulunmaları, hem de edebiyatımızda yeni bir çığır açacak önemli prensipler ortaya koyamamış bulunmaları yüzünden Milli Edebiyat Hareketi‘ni savunanlarca çok kolay bertaraf edilmişlerdir. Zaten Fecri Ati topluluğu varlıklarını gösterebilmek için sık sık kendilerinden öncekileri hırpalayan eleştiriler kaleme almaktan, Edebiyatı Cedideciler’in dil anlayışlarını sürdürüp bazı batı örnekleri teklifinden başka önemli bir rol oynayamamışlardır.
Ali Canip Yöntem‘in o zaman Selanik’te topluluğun muhabir azası olmasına rağmen, onların fikirlerini de eleştirmesi belli bir edebi görüş birliğinin Kurulmamış olduğunu gösterir. Bu yüzden Fecri Aticiler daha fazla dayanamayıp iki yıl sonra Balkan Savaşı içinde dağılmışlardır.
Fecri Ati topluluğunun yazarları şunlardır:
- Ahmet Haşim,
- Celal Sahir,
- Emin Bülent,
- Mehmet Fuat,
- Tahsin Nahit,
- Faik Ali,
- Refik Halit,
- Yakup Kadri,
- Hamdullah Suphi,
- Fazıl Ahmet,
- Müfit Ratip,
- Şahabettin Süleyman…
Sonuç olarak bu topluluktan edebiyat tarihimize önemli bir ekol değil, bir kaç tane isim kalmıştır. Yakup Kadri, Refik Halit, Ahmet Haşim ve Fuat Köprülü. Bunlardan Ahmet Haşim dışında diğerleri Milli Edebiyat akımının önemli ölçüde etkisi altında kalarak, yazı hayatına devam etmişlerdir. Bilhassa Fuat Köprülü, daha sonraları yaptığı ilmi araştırmalarla Milli Edebiyat hareketinin aydınlanıp yayılmasına önemli katkılarda bulunmuştur.
Fecr-i Ati Edebiyatı’nın Özellikleri
– 20 Mart 1909’da Hilal Matbaası’nda toplanan Şahabettin Süleyman, Yakup Kadri, Refik Halit, Cemil Süleyman, Köprülüzade Mehmet Fuat, Tahsin Nahit, Emin Bülent, Ali Süha, Faik Ali ve Müfit Ratib gibi yeni bir hareket başlatmayı planlar. Ahmet Haşim de bu harekete katılır. Böylece Fecr-i Ati Encümen-i Edebisi Beyannamesi, 24 Şubat 1910’da yayımlanır. Fecr-i Ati edebiyatı, II. Meşrutiyet’in ilanından sonra Servet-i Fünûn dergisinde yayımlanan bir bildiriyle başlar.
– Edebiyatımızda ilk edebi bildiriyi (manifesto/ beyanname) yayımlayan topluluktur.
– Edebiyatımızda ilk edebî topluluktur.
–Servet-i Fünûn edebiyatına tepki olarak doğmuştur.
– “Sanat şahsi ve muhteremdir.” (Sanat kişisel ve saygıya değerdir) görüşüne bağlıdırlar.
– “Edebiyat ciddi ve önemli bir iştir, bunun halka anlatılması lazımdır.” görüşüne sahiptirler.
– Batıdaki benzerleri gibi dil, edebiyat ve sanatın gelişmesine, ilerlemesine hizmet etmek; gençleri bir araya getirmek; seviyeli fikir münakaşalarıyla halkı aydınlatmak; değerli ve önemli yabancı eserleri Türkçeye kazandırmak; Batıdaki benzer topluluklarla temas kurmak, böylece Türk edebiyatını Batı edebiyatına yaklaştırmak, Batı edebiyatını Türk edebiyatına tanıtmak amacındadırlar.
– Servet-i Fünûn’a bir tepki olarak ortaya çıkmasına rağmen, şiir sahasında bu edebiyatın özelliklerini sürdürürler.
– Şiirlerinde işledikleri başlıca temalar tabiat ve aşktır.
– Tabiat tasvirleri gerçekten uzak ve subjektiftir.
– Dil bakımından Servet-i Fünûn’un devamıdır. Arapça ve Farsça kelime ve tamlamalarla dolu, günlük dilden uzak ve kapalı bir şiir dili oluşturmuşlardır.
– Aruz veznini kullanarak serbest müstezat türünü daha da geliştirmişlerdir.
– Fecr-i Aticiler tiyatro ile yakından ilgilenmişlerdir.
– Şiirde özellikle Sembolizmin etkisi söz konusudur. Hikâyede Maupassant, tiyatroda ise Henrich İbsen örnek alınır.
– Belli bir sanat anlayışında, belli değer ölçüleri etrafında birleşmeyi değil, ferdi hürriyeti ve bunun sonucu olarak da çeşitliliği savundukları için kısa sürede dağılmışlardır.
– Dağılmalarında özellikle Ömer Seyfettin ve Ziya Gökalp‘in çıkardıkları Genç Kalemler dergisi etkilidir. Yani Milli Edebiyat hareketinin başlaması Fecr-i Ati’yi bitirir.
– Fecr-i Ati, Edebiyat-ı Cedide ile Milli Edebiyat arasında bir köprü görevi görür.
-Fecr-i Ati’nin en önemli temsilcisi Ahmet Haşim‘dir.
– Fecri Ati Beyannamesine imza atan sanatçılar:
- Ahmet Haşim,
- Ahmet Samim,
- Emin Bülent (Serdaroğlu),
- Emin Lami,
- Tahsin Nahit,
- Celal Sahir (Erozan),
- Doktor Cemil Süleyman,
- Hamdullah Suphi (Tanrıöver),
- Refik Halit (Karay),
- Şahabettin Süleyman,
- Abdülhak Hayri,
- İzzet Melih (Devrim),
- Ali Canip (Yöntem),
- Ali Süha (Delibaşı),
- Faik Ali (Ozansoy),
- Fazıl Ahmet (Aykaç),
- Mehmet Behçet (Yazar),
- Mehmet Rüştü,
- Mehmet Fuat (Köprülü),
- Müfit Ratib,
- Yakup Kadri (Karaosmanoğlu),
- İbrahim Alaattin.
– Milli Edebiyat‘ın başlamasıyla Hamdullah Suphi, Ali Canib ve Celal Sahir’in bu harekete katılmalarıyla topluluk 1912’de dağılmıştır. Yalnızca Ahmet Haşim Fecr-i Ati edebiyatının temel ilkelerine bağlı kalmış ve Milli edebiyat hareketine katılmamıştır.
– Fecri Ati’nin görüşlerini, Yakup Kadri, Celal Sahir, Ahmet Haşim, Müfit Ratip, Mehmet Fuat ve Ali Canib Resimli Kitap adlı dergide; Mehmet Rauf, Hüseyin Suat ve Raif Necdet de eleştirilere Servet-i Fünûn’da cevap verdiler.