Üniversite sınavına giriş basamağı olan YKS maratonunu geride bırakan öğrenciler tercih telaşına girdiler. Peki en az sınavlar kadar önemli olan tercih sürecinde üniversite bölümlerinin taban puanlarına mı yoksa başarı sıralamalarına mı bakacağız? Hangisine öncelik vermeliyiz? İyi bir tercih listesi nasıl yapılmalı?
Öğrencilerin tercih listelerini oluştururken sıklıkla yaşadıkları sorun, seçecekleri yükseköğrenim programlarını nasıl sıralayacaklarıyla ilgili oluyor. Bu noktada adayların kafası karışıyor ve neyi kıstas alacaklarını bilemiyorlar. Kimisi girmek istediği programları en yüksek puandan en düşük puana göre sıralıyor, kimisi önce tıp fakültelerini sonra mühendislikleri sonra işletmeleri sıralıyor, kimi aday üniversitenin bulunduğu ile göre sıralama yapıyor, kimi önce devlet üniversitelerini sonra vakıf üniversitelerini yazıyor.
Öncelikle İstediğiniz Bölümü Belirleyin
Bu konuda farklı davranış şekilleri var, ama tek bir doğru yöntem var; adayın gerçekten okumak istediği bölümleri, en çok okumak istediğinden başlayarak sıralamasıdır, yani ‘İSTEK’ sırası yapmasıdır. Bu tip bir listede düşük bir programdan sonra ondan daha yüksek puanlı bir program gelebilir. Birçok kişi bu durumun hatalı olduğunu, yüksek puanlı programın düşük puanlı programın üstüne yazılması gerektiğini, aksi durumunda ‘ölü tercih’ olacağını söyler.
Adaylar şunu iyi bilmelidir, aslında hiçbir tercih ölü tercih değildir. İşin özü şu: Puanı yetmediği için düşük puanlı programa giremeyen bir aday, bundan sonra yazmış olduğu daha yüksek puanlı programa da giremez. Ancak adaylar şunu da unutmamalı; üniversite programlarının taban puanları yıldan yıla değişiyor. Puanlarda bazı yıllar artış, bazı yıllar düşüş olabilir. Bu nedenle düşük puanlı bir programdan sonra yazmış olduğunuz yüksek puanlı bir program, o yılki tercihlere bağlı olarak daha düşük bir puana gerileyebilir.
Puan Tutuyor Diye İstenmeyen Bölüm Seçilmeli mi?
Meslek seçiminde anahtar bir soru vardır; ‘hem mutlu, hem de başarılı olabileceğim alan hangisi?’ Bunun üzerinde önemle düşünülmelidir. Doğru tercih yapmak için, sadece sınav başarısı veya puan yetmiyor. Tercih döneminde, adaylarda ve velilerde kaç net yaptığından veya sınavdan kaç puan aldığından daha çok, tercihlerde hata yapıp yapmama ile ilgili tedirginlik yaşanıyor.
Dolayısıyla ‘hata yapma korkusu’ her şeyin önüne geçiyor. Adaylarda ve velilerde ‘en doğru tercihi ve listeyi’ yapma kaygısı var. Adayların, ilgi duyduğu alanları önem ve öncelik sırasına göre dizmesi gerekiyor. Sevmediği, istemediği bir bölümü sırf puanı tutuyor diye kesinlikle yazmaması gerekir. Tercihlerde yüzde yüz başarıyı yakalamak zor, mükemmeliyeti yakalamak mümkün değil. İstek sırası çok önemli girmeli. İstek orantılamasında yüzde 50’nin altındaki bölümler kesinlikle yazılmamalı.
Puan mı? Sıralama mı? Hangisi Daha Önemli
Tercih listesi oluşturulurken puandan ziyade, Türkiye başarı sıranızı göz önünde tutmalısınız. Bir önceki yıldaki başarı sıraları size bu konuda yardımcı olabilir. Her yıl sistem ya da sayılar değişse de başarı sıraları bize en sağlıklı göstergeyi sağlar.
Örneğin; oldukça zor bir sınava girip 400 alan bir öğrenciyle, daha kolay bir sınava girip 400 puan alan bir öğrenci aynı sıralamaya sahip olmayacaktır. Bunun sebebi: Zor sınavda 400 puan alan öğrenci sayısı azken sıralama yükseliyor (Örnek: 5.000), kolay sınavda ise 400 puan alan öğrenci sayısı fazla oluyor ve sıralama azalıyor. (Örnek: 10.000)
Bölümlerin ve üniversitelerin puanlarını ve sıralamalarını öğrenmek için tıklayınız.
Kendi Sıramazın Ne Kadar Üstünde Yazalım
İlk sıralara gönlünüzde yatan aslanı yazın. Aklınızda, gönlünüzde kalacağına, tercih listesinde kalsın! İlk birkaç tercihte uçun, nasıl olsa yerimiz dar değil, 24 tercih yapma hakkımız var. Diğer tercihler makul olsun, kendi sıramızın biraz üstü ve biraz altı olsun, böylece sıralamayı makul yere kadar indirelim. Diyeceksiniz ki ‘Hocam, kaçıncı sıraya kadar düşelim, garanti sıra nedir?’ Genel geçer, herkese uyan bir sıra yok, önce bunu belirtelim.
Pişman Olmayacağınız Yere Kadar Düşün!
Bu sıra, herkesin kendisinin belirleyeceği bir sıradır. Örneğin: Bir adayın TM-1’deki sırası 190 bin olsun, bu aday ilk birkaç tercihini 90-100 binlerdeki yerlerden yapıyor, daha sonra genel sıralamasını 160 binlerden başlatıyor, ortadaki bloğu kendi sıralamasının biraz üstü ve biraz altından oluşturuyor, en son sıraya da (pişman olmayacağı) 220 binlik bir bölümü yazıyor. İşte, bu ideal bir tercih sıralaması oldu…
Nereye Kadar Düşelim?
Pişman olmayacağımız yere kadar! En son yaptığınız tercih bile, kazandığınızda asla pişman olmayacağınız, bir daha sınava girmek istemeyeceğiniz, kazandığınızda okuyacağınız yer olsun. Lütfen şuna dikkat edin: Her bir tercihi yazarken, sanki başka tercih yokmuş, sadece o tercih varmış gibi hareket edin. Tercihlerdeki temel prensibimiz; ‘bu tercihi yazıyorum, ama bu tercihte gerçekten okur muyum’, yoksa ‘yazmış olmak için mi yazıyorum’ sorularının gerçek ve samimi yanıtlarını aramak olmalı!